2023 yılı, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı olacak.
1923-2013 arası 9 evreydi.
9 evre = 3 adam + 3 darbe + 3 liberalizm.
3 adam = Atatürk (1923-1938) + İnönü (1938-1950) + Bayar (1950-1960).
3 darbe = 1960 + 1971 + 1980.
3 liberalizm = 1983 (Özal) + 1993 (Çiller) + 2003 (Erdoğan).
Kabaca 10’ar yıllık 9 evre eder.
3 adam, 10’ar yıllık döngüleri zorlamış oldu.
3 darbe’nin 2.’si 1 yıl kaymayla 1970 yerine, 1971’de oldu.
3 darbenin dışında, asılan Talat Aydemir, 1997 3,5. post-modern darbesi gibi küsur sapmalar da var.
3 darbe ve 3 liberalizm, Türkiye aydınlarını ve proleteryasını tuş etmedi ama eli kulağında. İstenilen de buydu.
Önümüzde 2011 genel seçimi, (çok turlu olacağından dolayı) 2012 cumhurbaşkanlığı / devlet başkanlığı seçimleri, 2014 yerel seçimi var. Cumhuriyet’in 90. yılı olacak olan 2013, bunların tam da ortasında yer almış konumda.
Dünya’de neo-liberalizm ve neo-globalizm, 2007’den beridir tuş olmak üzere ama yenilen pehlivan misali güreşe doymuyor.
Bu koşullarda 2013-2023 için 4. liberalizm olur mu?
Olabilir.
2011 genel seçimi için; AKP, CHP, MHP, BDP parti dağılımı kesin görünüyor ki bu 2007’dekinin aşağı yukarı aynısı. Diğerlerinin % 10 barajını geçmesi çok zor ama bağımsızlarla TBMM’nin dağılımı çok değişebilir. Bunun dışında eski tas eski hamam olacak.
2010-2023 için, eski ve yeni liberalizm ne yapabilir?
Hiçbirşey.
3 liberalizm ne yaptı?
Hiçbirşey. Ya da olumsuz anlamda çok şey.
Özelleştirme ile sıfır makro devlet malı kaldı. Borsanın, reel ve finansal sektörün ağırlığı yabancı sermayeye geçti. Bir yıllık GSMH’yi aşan borcumuz var. Tüketici kredileri ve kredi kartı borçları toplamı da, epeyi insanın 1 yıllık maaşını geçmiş durumda.
Dünya Sistemi, aynı dönem için ‘iflasın öncesi aşama’ (kış mevsimi) dönemi öngörüyor. Yani, o çok güvenilen global sermaye birikimi çökmek üzere. Bunu global sermayenin kendisi de dilegetiriyor.
(Bu arada, Dünya Sistemi’nin öngördüğü ama açıkça adını koymadığı bir durum var: Uzun vadede geleceğe aktarılan reel ekonomik birikim pratikte sıfırdır. Bunun nedeni, azalan girdiler kuralı nedeniyle, global ortalama harcanabilir gelirin, bir bölü kare oranıyla azalmasının sözkonusu olmasıdır. Altın ve uranyum gibi dayanıklı ve değerli metaller dışında, en dayanıklı tüketim malının yaşam süresi 50 yıl. O nedenle, geleceğe aktarılan donanım değil, yalnızca yazılımdır, yani bilgi, yani informatik ve kognisyon. Bu dönemin bu yönü ise, ayrı bir metnin konusudur.)
Global konjonktürde Türkiye orta vadede; ne AB’nin, ne ABD’nin, ne Rusya’nın, ne de İslam ülkelerinin yanında kendine yer bulabilir. Çin’in yanında yer bulabilirdi ama geç kaldı.
Tek başına bir Türkiye uygulaması için, vizyon sahibi bir tek iktidar seçkini yok. Olsa da, uygulanması şu anki koşullar nedeniyle madden ve manen çok pahalı olacak bir seçim olurdu bu.
4. liberalizm olacak mı?
Büyük olasılık evet.
Türkiye gaz pedalına tuğla koymuş Alamancı gibi, tam gaz duvara doğru yol alıyor: 2010-2023 arası, 4 makro-global krizin (kıtlık, susuzluk, enerjisizlik, çevre) 1 veya 2’sinin ilk ve sonraki aşamalarının duvarlarıyla dolu.
Askeri darbelerden nasıl kaçınabilirdiysek ama kaçınmadıysak, liberalizmlerden nasıl kaçınabilirdiysek ve kaçınmadıysak, bu duvarlardan kaçınabiliriz ama kaçınmayacağız ve bunu çok pahalı ödeyeceğiz.
Parçalanmaktan söz etmiyorum. Yaşamda, ölümden beter zulümler vardır. Türkiye, 1999 depreminde gözlendiği üzere, eksi ahlaklı bir toplumla dolu durumda. Devlet otoritesi ise, bu sıralar sizlere ömür. Ortalık başıbozuklara kalıyor. Herkes mafya oluyor, kendi mahallesinde, kendi ailesinde.
Bu durumu ne temizler?
Hep olduğunca; kan, ter ve gözyaşı.
Gerçeğin çölüne hoşgeldiniz.
2023’e ne kalıyor?
Belki, 2013-2023 arasında bir restorasyon dönemi. O da belki.
Dipnot: 2. Cumhuriyetçiler, bu gidişata boşuna sevinmesin. 1. Cumhuriyet 1960’ta (aslında 1938’de) bitti ama 50 yıldır ortada hala 2. Cumhuriyet yok. Kursalardı, çoktan kurarlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder