Pazartesi, Ocak 16, 2012

30 Yıl Sonra Fark Noke

‘Fark noke’, Kürtçe’de ‘fark yok’ demektir.

Benim açımdan, 12 Eylül 2010 referandumundan evet veya hayır çoğunluğun çıkmasının bir anlamı ve farkı yoktur. Anayasa yapıp uygulamayan nadir ülkelerden biriyiz; maddeler değişse ne olacak, işkencenin biteceğini mi sanıyorsunuz? (Hoş, yasalar da öyle ya: İmam nikahından ceza almış kaç kişi var Cumhuriyet tarihinde?)

Artı 4 neden daha var:

Bir:

Daha önceki, Özal’ın eski siyasetçilerin siyaset yasağının kalkıp kalkmaması veya cumhurbaşkanını halkın seçip seçmemesi referandumlarında da böyleydi. O zaman da, şimdi de, oylanacak taslağı tam okuyana henüz raslamadım. Kendim de okuyamadım  ama ileriki sayfalarda mideme kramp girdiğinden dolayı.

İki:

Yargı bağımsızlığının kaldırılmaması için bas bas bağırırken, 2003’te Erdoğan’ın siyaset yasağının kalkıp şakkadanak Meclis’e girivermesinde % 100 payı olan YSK’nin aynı yargıç ve savcılardan oluştuğunu anımsamak gerekir.

Üç:

Asıl sorun, 2011 genel seçimleri ve 2012 cumhurbaşkanı seçimleridir. Herkes birşeyler söyleyip duruyor ama henüz Gül’ün görev süresi kesinleşmiş değil. AKP, 2011 seçimlerinde çoğunluğu yitirirse, Gül’ün görev süresini 7 yıl sayacak bu kesin. 2011’de değişecek TBMM sandalye dağılımının, erken genel seçim sonucunu 2007’deki gibi doğurabileceği olasılığını hiç kimse hesaba katmıyor. O zaman siyasal ortam kilitlenir.

Dört:

31 Ağustos 2010’da ABD Irak’tan çıkıyor. Büyük Kürdistan hayalleri devreye girdi bile. Ordu PKK ile savaşmazsa ne olacak?

Evet, tartışmamız gereken, kısır ‘evet-hayır’ ikilemi değil, bunlardır. Daha da var ama onlar da sırası gelince yazılır.

(30 Ağustos 2010)

Hiç yorum yok: