Cumartesi, Ocak 28, 2012

2050 Türkiye Ekonomisi

“Goldman Sachs’ın yeni verilerine göre, 2050’ye giden süreçte, ülkelerin ekonomik büyüklüklerine göre sıralaması büyük ölçüde değişiyor ve 2007’de dünyanın 18. en büyük ekonomisine sahip olan Türkiye 2050’de Japonya, Fransa ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak, dünyanın 9. en büyük ekonomisi haline geliyor.

Türkiye’nin 5,9 trilyon doları aşan bir milli gelire sahip olacağı ve şimdi önünde olan pek çok ülkeyi geride bırakacağı görülüyor.”


Osman Ulagay böyle alıntılamış ve yazmış.

Öyle mi bir bakalım:

Sayılar 2007 dolarına göre hesaplanmış.

Dolar son 30 yılda 1/5 oldu ya da o zamanki 1 dolar şimdi 5 dolara eşit. 42 yılı 45 yıl sayalım ve 5’in 1,5. üssünü alalım: 11 küsur çıkıyor.

Bu da 2007’nin 5,9 trilyon doları, 2050’nin 60 trilyon doları demek. Bu da Türkiye ekonomisinin şimdikinin 100 katı olması demek. Bu da, 42 yıl boyunca % 11-12 büyüme demek.

Önümüzdeki 42 yılda 3 kriz kesin: Su, global ısınma ve gıda. Türkiye’nin artık su ve gıda açığı var. Çevresel ısınma ise, şimdiki coğrafi bölgelerde yetiştirilen bazı ürünlerin o zaman yetiştirilememesi demek. Bu bir risk etkeni.

Türkiye 85 yıllık Cumhuriyet’te yılda ortalama % 6 büyüdü. Bunu epeyi krizle ve Osmanlı’nın bugünün parasıyla 30-90 milyar dolar arası eden borçlarını ödeyerek gerçekleştirdi. İnönü döneminde 10 yılda % 0 büyüdü, çünkü o borçların % 15’i, 1943 gibi bir yılda, savaşın göbeğinde ve kıtlıkta yapıldı (ikinci büyük ödemenin ise 1929 global kriz yılında ve % 10 olarak yapılması da ilginç).

Şu anda 470 milyar dolar borcumuz var. Bu da diğer bir risk etkeni.

Eğer neo-globalizm, yumurtlayan tavuğu kesmezse, sorun yok. Dünya’da 10.000 dolara otomobil ihraç edip, 100.000 dolara otomobil ithal eden ve satışlarının 2/3’ü yabancı araba olan bir ülke daha yok.

Ancak, Dünya’da nakit sıkıntısı başladı. Bir de kapitalizmin savaş ve global kriz gibi, garantili 2 negatif yönü var. Savaşları görüyoruz, 1929’u da görmüşler.

Bu koşullar altında yukarıdaki hesap, Nasreddin Hoca’nın ‘beleş parayı gördün, ondan gülüyorsun, değil mi?’ fıkrasına benzer.

TÜSİAD, 85 yılda ve 4. kuşakta montaj sanayisini aşamamış durumda.

Tabii, bir olasılık var:

Militarist ekonomi. (Bunu daha önceki metinlerimizde epeyi açımlamıştık.)

Askeri iktisat, 10 yıl sonra, yılda 100 milyar dolarlık bir ciroyu yakalayacak. (Krizler olsa bile böyle, çünkü OYAK’ın denetiminde olan paranın ne olduğunu kimse bilmiyor, sormak bile yasak, yani asker peşin parayla büyüyecek.)

Bu da savaş ihraç etmemiz demek. TSK bunu öğrendi. Kuzey Irak’ta uyguladı ve uyguluyor. Talabani ve Barzani bunu hak ediyor ama siviller, liderleri nedeniyle, mezbahalık koyun oluyor.

Fuller de, Attali de söyledi: Türkiye emperyalist olmazsa parçalanır.

Bir de şu gerçek var:

3 liberalizmin son 25 yılında 1’er çocuk daha az yapmış ve hiç ithal araba almamış olsaydık, o borç olmayacaktı.

Önümüzdeki 42 yıl boyunca bunu yaparsak, 1 trilyon dolar yatırım kazanmış oluruz.

Zaten daha önceleri de belirtmiştim: 3 darbe ve 3 liberalizm olmasaydı, şu anda 10. ekonomi olmuştuk çoktan.

50 yıl gecikme, 1950-1960 doğumlu bizlerin hiç yaşanmamış 80 yıllık yaşamları demek.

Kendi hesabıma bunu üstlendim. Bana işkence yapan devletin bütün olarak kalması yönünde irade kullanıyorum. Kapıkulu olduğumdan değil, öbür türlüsünde 1 milyar kişinin kanı akacak. Orman yangınını durdurmanın bir yolu, bazı ağaçları kesmektir. Onlar da biz olduk netekim.

Helal olsun demiyorum, haram olsun diyorum ama yine de oyumu değiştirmiyorum.

Kendine gel Türkiye, ayaklarının üstüne kalk artık, elalemin değneğiyle yürünmez.

Bir gelecekbilimci olarak, A’dan Z’ye tüm planları sergilemiş durumdayım. Tuvalet kağıdı olmak istemiyorsan, Avrupa’dan kaçan Musevi olacaksın ama sonra İsrail olup da, sana zulmedenlerle işbirliği yapıp, sana iyilik edenlere zulmetmeyeceksin. İşte o zaman Türkiye, senin 100 milyonluk bir mezarlık olman seçeneğini kullanırız. Cengiz Han’ın Yeryüzü’nden bir kalemde sildiği 50 devlet gibi olursun. Kur artık şu 2. Cumhuriyet’i ve 17. devleti. 1. Cumhuriyet kalmadı artık.

Hiç yorum yok: