Pazar, Ocak 08, 2012

İkinci Sanayileşme’nin 1950-2000 Momenti: İlk 50 Yıl

Perspektifi ‘1960-2010’ diye de düşünebilirsiniz.

İkinci Sanayileşme’nin öncü kültürel vektörlerine bu perspektiflerle bakalım:

Uzaycılık: İlk insanın 1961’de uzayda yürümesinden 50 yıl geçmeden, uzayda sürekli insanlar yaşıyor durumda. Bunun öncü momentini 1970’ler Salyut / Skylab, kalıcı momentini 2005 ISS (International Space Station: Uluslararası Uzay istasyonu) sayabiliriz.

Bilgisayarcılık: 1950’lerin UNIVAC’ından 60 yıl sonra 2010’da bilgisayarlar terabayt sınırına ulaştı. Bu, aslında ortalama insan belleğinin üzerinde bir sığa ama buna dikkat edilmiyor.

Genetik manipülasyon: DNA’nın keşfedilmesinden 50 yıl sonra insan genomu haritası tamamlanmıştı ve birçok yapay canlı türü elde edilmişti.

Siborgculuk: Bugün on binlerce insan inorganik protezler taşıyor. Yapayı üretilmeyen organ neredeyse kalmadı. Şerh: Organ naklini de aslında organik siborgluk saymak gerek.

Ölümsüzlük: En çok muhalefetle karşılaşılan alan burası. 2000’den beridir bunu gerçekleştirmek mümkün ama denenmesine henüz yasal olarak izin verilmiyor.

Robotçuluk: Sanayi robotları devreye 1970’lerde girdi. İkincil muhalefet alanı burası. Eğer insancıl muhalefet olmasaydı, bugün Japonya’da bazı iş alanlarında insan çalışıyor olmayacaktı. Yine de, 110 milyon nüfuslu bir ülkede, 11 milyon robot yeterince çok sayılır.

Siberuzaycılık: Siberuzay 1984’te tanımlandı ve 1989’da edimsel olarak devreye girdi. Bugün internet bir siberuzay ve 5 duyu-dile yönelik siberuzaylar da mümkün ama henüz deneme aşamasındalar.

Toplam olarak bakılınca, 60 yılın yarısı olan 30 yılda, tarih sayılan 12.000 yılda olandan çok değişim gerçekleştirildi, demektir.

Bu, ne kadar daha böyle gider?

Uzaycılığın ve ölümzsüzlüğün globalleşmesi, 2250’de bile mümkün olmayacak. Zaten insanlar da öyle olmasını istemeyecek.

Diğer alanlar uygulamalı gereksinimler nedeniyle, pek muhalefet görmeden neredeyse tam gaz ilerliyor ve ilerleyecek de.

Demek ki öncü vektörler arasında denge yoktu, yok ve olamayacak da...

Böylesi çelişki ve çatışmalar, geçmişte değişimlerin frenlenmesine neden olmuştu, yine olabilir, bence olacak da...

Dünya nüfusunun % 15’ini temsil eden ABD, Kanada, AB, Japonya ve Rusya, değişim eğilimlerinde ikinci türevde artık eksi gösteriyor.

AB’nin içedönüklüğü ve SSCB çöküşü, oldukça pahalı ödenecek tarihsel ters değişimlerdi.

Bir de 4 makro-makro global kriz geliyor. Bunlar birbiriyle dalga girişim saçağı yapacak ve global kaleydoskopik görüngüler izleyeceğiz. Yani, kültürel ölümden önce son parlamalar, yeni kültürel oluşumlar ve eski kültürel oluşumların kendini sürdürme çabası birarada gözlenecek.

Hiç yorum yok: