Cuma, Ocak 20, 2012

Erken Devrim 2011

Bazı devrimler erken olur.

Bazı devrimler geç olur.

Bazı devrimler hem geç, hem erken olur.

Rusya 1917 ve Çin 1949 Devrimi, Marx’ın tanımlarına göre, erken (zamansız) ve yersiz / yeri uygun değil idi. Marx’a göre, ya Almanya’da, ya da ABD’de devrim olacaktı. Kesin zaman vermemişti.

Atatürk 1923’te Cuhuriyet’i kurduğunda bu, epeyi TBMM mensubu tarafından bile erken kabul edildi. Görünen o ki Türkiye için cumhuriyet, 2011’de bile hala erken gelmiş bir yönetim biçimi. Demokrasiye gelene kadar 1 yüzyıl daha geçer herhalde.

Devrimlerin zamanlaması kesinkes belirtilemez. Çünkü devrim kestirimi, bir gelecekbilim hesabıdır ve hiçbir gelecekbilim hesabı, büyük zaman ve mekan aralıklarının büyük sayılar kuramına limit alması dışında, birebir işlemez.

Şerh: Bugün her 2 makro karşısav kümesinden ideologların da kabul ettiği Dünya Sistemi, % 50-60 arasında belirgin bir modeldir. % 100 belirgin olması, bir 5.000 yıl daha alır ve ana panorama bu süre içinde pekala epeyi değişebilir, çünkü ve bu ikinci 5.000 yıl için  tarihe tarihdışı ve insandışı etkenler dahil edildi, yine ironik olarak hümanist insanlar tarafından...

21. Yüzyıl’da en az 1 global devrim olacağı, % 50’den yüksek olasılık taşıyor. Çünkü zaten 4 makro global kriz kapıda ve krizler devrimleri tetikler: 2 dünya devrimi, ardarda 2 dünya savaşı ertesinde olmuştu.

Şu anda olagiden savaşım, bitmekte olan petrolün yeniden dağılımı savaşı.

Birinci Dünya / G-8 ülkeleri, zaten hızla fosil-dışı yakıt kaynaklarına yöneldi. Fransa’nın elektrik tüketimi, bugün neredeyse % 50 oranda nükleer reaktörlerden sağlanıyor, bunu pekala % 100 yapabilirler. Keza, Almanya ve İngiltere de öyle.

Dolayısıyla bu petrol savaşı, ABD’nin tek hegemon olma saplantısının ürünü olmaya dönüşmekte.

BOP da bu saplantının ürünü bir projeydi ama tüm bu modellemelerin bağlangıcı olan Askeri Strateji 2000, bugünün koşullarından tümüyle farklı olan 1980 global panoramasına göre tasarlandı.

Örneğin, askersiz savaş projesi savaşı kazanamadı. Çünkü insanlar, kendi ülkelerinde toprağın içinde de savaşabiliyor ve artık silahsız savaş icat edildi.

Gelelim İslam dünyası devrimciklerine:

Erken oldukları kesin. Taşıma suyla oldukları kesin. Kültürel geri beslemesi olmadığı kesin. ABD’nin yangına benzin döktüğü kesin.

Başarılırsa daha büyük kayıplar olma olasılığı, başarılamayınca olacak kayıplardan daha küçük kalabilir.

Tam, ‘1 deli kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış’ durumu oldu: O deli de, malumunuz ABD.

ABD, başarısız devrimi tabii ki isteyecek. ABD nasıl ki İç Savaş’ında Güney’e serbest bıraktırdığı eski köleleri pamuk tarlalarında ve fabrikalarda daha düşük maliyetle çalıştırabildiyse, şimdi de demokrasimsi rejimlerdeki İslam / Arap ülkelerinin petrol maliyeti, bu devrimler ertesinde daha da  düşebilir.

Şu ekonomik hesap akılda olsun:

Dünya’nın tüm petrol devi ülkelerin ekonomik büyüklüğü toplamı 1 Almanya etmiyor henüz. Çünkü çokülkeli şirketler (ÇÜŞ), çok  petrole sahip ülkelerden daha çok kazanıyor. Örneğin, İran’ın tek bir rafinerisi bile yok.

Erken ve başarısız bir devrimin iyi yanı, devrimciler nasıl olsa öleceği için, kazanılabilir bir savaşta pek yeğlenmeyen manevraların ölümüne yeğlenebilmesidir: Gelmekte olan Libya iç savaşı, böylesi  bir tarihsel atelye oluşturabilecek.

Bir gelecekbilimci olarak kendi hesabıma, ne kendi hesaplarımın, ne de hegemonların hesaplarının, yakın gelecekte tam olarak tutmayacağı kanısındayım. Çünkü yumurtayla çekiç kırılmaya kalkıldı ve yumurta kırılmayıp, o aldığı kinetik enerjiyi tarihe gerisin geri şırıngaladı. Yani olaylar, tam bir patolojik deneye dönüşüyor.

Eğer, Polyanna’cılık oynarsak, gelmiş olan Orta Çağ’ı kesinleştirme pahasına, düşman destekli devrimle ‘demokrasi gerdeğine girilip girilemeyeceği’nin deneyini yaptığımızı ve bu deneyden epeyi şey öğreneceğimizi düşünebilirz.

Sonuç: 2029 devrimi öne alındı. Böylelikle başarısızlığı da öne alındı. Fire çok olacak. Kaos daha da artacak. Sıçramalar olasılığı kuramda artıyor, pratikte azalıyor.

En iyi haber sonda: Bu hengame, ergeç ABD’nin başına devrilecek. ABD şunu unuttu: İkiz Kuleler, henüz Suudi Arabistan ABD düşmanı olmadan önce, El Kaide dost iken, Çakal Carlos danışmanlığında yıkıldı. Usame bin Ladin ise tarihsel bir kahraman yapıldı. Kaos yolunu yürüyecek en az 1 milyar kişi daha arkada bekliyor (bunlar kaybedecek zinciri bile olmayan 2,5-3 milyarın 1 milyarı).

Artı: Artık ABD ve AB, dost / müttefik değil.

Yani: Gelecek biziz, ölüm biziz, devrim biziz. Sizi de bekleriz.

Hiç yorum yok: