GİRİŞ
Bilimde temel bir çok paradigmatik başkalaşım, neden öyle olduğu
yüzlerce yıl sorgulanmayan varsayımların tersini de tasarlayabilmekle
gerçekleşmiştir.
Zaman ve neden-sonuç ilintisi, ta Aristo’dan beridir, olduğu gibi duran
kategorik tanımlardır. Onların temel varsayımları sorgulandı ve ortaya
aşağıdaki sonuçlar çıktı:
·
ZAMAN
Zaman; olağan koşullarda tek yönlü akan / tersinmez, homojen, sürekli
ve tek boyutlu bir şey olarak tanımlanır. Öyleyse: ‘Doğrusal olmayan zaman’;
birli, ikili, üçlü ve dörtlü kombinasyon olarak, on beş ayrı durumda tanımlanabilir:
1. ‘tersinir’, 2. ‘heterojen’, 3. ‘süreksiz’, 4. ‘teksiz’, 5.
‘tersinir-heterojen’, 6. ‘heterojen-süreksiz’, 7. ‘teksiz-tersinir’, 8.
‘teksiz-süreksiz’, 9. ‘teksiz-heterojen’, 10. ‘tersinir-süreksiz’, 11.
‘tersinir-heterojen-süreksiz’, 12. ‘teksiz-heterojen-süreksiz’, 13.
‘tersinir-teksiz-süreksiz’, 14. ‘tersinir-heterojen-teksiz’, 15.
‘teksiz-tersinir-heterojen-süreksiz’.
Homojenin iki anlamı vardır: 1. Logaritmik ölçeksizlik ve 2.
aralıkların hepsinin birbirine eşitliği, yani sünme olmaması. Heterojen, her
ikisinin de karşıtıdır. Tekliliğin üç anlamı vardır: 1. Zemberek gibi (tek
boyutlu da olsa) kendi içine / üstüne kıvrılmamışlık, 2. başka boyut ve/ya
boyutlarla ve/ya boyut parçacıklarıyla üsüste binmemişlik (‘n→1’ boyut
dönüşümleri) ve 3. boyutta tam sayılılık. Teksizlik, her üçünün de karşıtıdır.
Öyleyse: Toplamda, 39 durum sözkonusudur.
NEDEN-SONUÇ İLİNTİLERİ
A. STATİK DURUMLAR
1.1.1. Birebir Neden-Sonuç İlintisi
Aristo Mantığı’nda tek neden, tek sonuç verir ki bu başlangıç koyutudur.
Gerçek durumlarda bu örneğe çok seyrek raslanır: Taş atarsın, cam kırılır ama
başka etken yoktur. Denetlenen koşullarda ve kapalı dizgelerde bu durum elde
edilebilir.
Örneğin; laboratuarda sabit duran bir cisim itilerek devrilirse, ‘itme
nedeni devrilme sonucunu vermiştir’ denilebilir. Gerçek yaşamda, yolda
yuvarlanan bir taş görünce, bunun nedenini bilemeyebilir veya
kestiremeyebilirsiniz, çünkü olay olmuştur ve sizin nedeni saptama olanağınız
kalmamış olabilir, örneğin taşı yuvarlayan çocuk çoktan başka yere gitmiştir ve
siz bir araba gördüyseniz, nedeni o sanabilirsiniz.
Neden-sonuç ilintisinin kuruluşunda, zamansal ardışıklık dışında hiçbir
koyut yoktur; önce neden gelir, sonra sonuç gelir. İkisinin arasında ilinti
kurmak, çoğunluk tümevarımsaldır, yani çok sayıda gözlem ertesi çıkarsama
yapılır. Çıkarsama genellenirse, bu ilinti tümdengelimsel olur.
Örneğin; yağmur yağdığında hep bulut vardır. Bu nedenle, yağmurun
nedeninin bulut oluşumu olduğu varsayılır ama gerçek yaşamda bulutsuz yağmur da
olabilir. Şöyle ki: Bir: Havadaki çok yoğun nem, serinleme nedeniyle
bulutlaşmadan (yani donmaktan / katılaşmaktan) yağmura (yani sıvı faza) dönüşür
ki kentlerde ılık havalarda bu gözlenir, yağmur yerin sıcaklığıyla buharlaşır
ve yeniden yağar ama güneş açmıştır. İki: Bulutun tamamı yağmura dönüştüğünde
veya kalan bulut uzaklaştığında, eğer yağmurun düşme hızı yavaşsa (yani yağmur
küçük taneliyse), yağmur yağarken güneş çıkmış olur
1.1.2. Bire Sıfır Neden-Sonuç İlintisi
Bir
nedenin bir sonuç yaratmaması durumu. Bu; nedenin sonucu yaratabilecekken araya
bir engelleyici etken girmesiyle olabileceği gibi, o neden o sonucu yaratmıyor
da olabilir.
Örneğin,
taşı itersin ama kımıldamaz, çünkü uygulanan kuvvet sürtünmeyi yenmek için
yetersizdir. Taş görünmeyecek biçimde sabitlenmişse, taşı devindirmek için
gereken güç yanlış kestirilebilir, bu da kütlesinin ve gereken kuvvet nedeninin
yanlış kestirilmesi demek olabilir.
1.1.3. Sıfıra Bir Neden-Sonuç İlintisi
Bir sonucun ortaya çıkmasında bir neden gözlenemez veya gerçekten de o
sonucun hiç bir nedeni yoktur. Birinci dereceden algı-duyu dünyamızda bu olasız
gelebilir ama varlıklar, görüngüleri ve bilgileri çoğunluk ilk elden göründüğü
gibi değildir.
Eğer, nedenin etkisi ve sonucun ortaya çıkması arasında çok uzun zaman
geçerse, bu süre içinde neden ortadan kalkarsa, sonuç ortaya çıktığında
nedensiz görünebilir. Örneğin; Mars’taki kanallar uzun süre zeki-canlı yapımı
sanıldı ama aslında bir zamanlar var olan ve sonradan ortadan kalkan sıvı suyun
etkisiyle oluşmuşlardı, başta bu kimsenin aklına gelmedi. Örneğin; Yeryüzü
kabuğundaki kayalar, sıvılaşa katılaşa yoğrula öyle metamorfozlara uğrarlar ki
ilk kökenleri kestirilemeyebilir (burada tersine bir neden-sonuç, yani
sonuç-neden akıl yürütmesi var).
Örneğin; yukarıda söz edilen bulut-yağmur neden-sonuç ilintisinde
bulutsuz yağmur yağarsa, nedensiz sonuç olmuş gibi algılanabilir.
Döngüsel-dinamik neden-sonuç ağlarında, örneğin suyun akışkanlık
devimselinde, sonuçlarla nedenler, aralarında doğrudan ilinti olmayan ayrı
listeler olarak görünebilir.
1.1.4. Bire Epsilon Sonuç İlintisi
Gündelik dilde ‘dağ fare doğurdu’ denilen durumdur.
Örnek: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın milyarlarca dolar harcayarak,
devalüasyonu ancak 1-2 puan geriletebilmesi ekonomi alanından bir
örnektir.
Örnek: Arabaların fren sıkıp durması sonucu modellemesi burada işe
yarar.
1.1.5. Epsilona Bir Neden-Sonuç İlintisi
Çok çok küçük nedenlerin bir sonuç yaratması durumu.
Örnekler: Çığ etkisi, domino etkisi, kelebek etkisi.
Sırasıyla:
Küçük bir titreşim bile, onlarca tonluk bir çığ yaratabilir. Çığ,
oluştuktan sonra, önüne çıkan herşeyi ezer geçer.
Bir masa üzerine dikey ve birbirine eşit uzaklıkta paralel
yerleştirilmiş domino taşlarından en baştaki devrilirse, büyüklükleri dizi
boyunca giderek artsa bile, hepsi devrilir.
Kaos matematiğinin en sevdiği mecaz: Çölde bir kelebek kanat çırparsa,
kutupta bir kum fırtınası çıkabilir.
1.1.6. Bire İki Neden-Sonuç İlintisi
Genetikte bir genin iki ayrı etkide / sonuçta bulunabilmesi bir
örnektir. 30.000 gen ve binlerce dirimbilimsel / biyokimyasal sonuç olduğuna
göre bu olağandır.
1.1.7. İkiye Bir Neden-Sonuç İlintisi
Genetikte iki ayrı genin birleşerek, bir etkiyi / sonucu vermesi bir
örnektir. İki gaz atomunun bir molekül olması ve hacimlerinin, dolayısıyla
basınçlarının düşmesi bir önektir.
1.1.8. Bire Çok
Neden-Sonuç İlintisi
Aynı nedenin bir çok sonucu yaratması durumudur.
Örneğin: Fırtına çıkınca çatılar uçar, ekinler hasar görür, vb.
Epsilona birin özel durumu.
1.1.9. Çoka Bir
Neden-Sonuç İlintisi
Bire epsilonun özel durumu. Ya ölçek küçülmüştür, ya da öğe sayısı
çoğalmıştır.
Örneğin: Bir bina için, o denli çeşitli malzeme girdisi gerekir ki çoğu
bilinmez bile...
Örneğin: ‘N’ kişi bir işi yapmak için biraraya geldiğinde, çoka-bir
neden-sonuç ilintisi kurulmuş olur.
1.1.10. Bire Sonsuz Neden-Sonuç İlintisi
Sıfıra birin özel durumu. Ayrıca, artı değerli (tanımlanan sonucun
dışında da sonuçlar yaratabilen) neden-sonuç ilintileri de vardır ki
başkalaşımlı neden-sonuç ilintileri bir bakıma bu türdendir.
Özel örnek: ‘Evren’ sözcüğünün olağan mantıkla var olan herşeyi
kapsaması.
1.1.11. Sonsuza Bir Neden-Sonuç İlintisi
Bire sıfırın özel durumu: Ya ölçek küçülmüştür, ya da öğe sayısı
sonsuza limitlenmiştir.
Not: ‘sıfır, epsilon, bir, iki, sonsuz’ dizisi, ‘5 x 5 =’ 25 sonuç
verir ama ötekiler (14 adet) bunlara çevrilebileceği için atlandı. ‘İki’,
gerektiği yerde ‘çok’ olarak da okunabilir.
·
1.2.1. Olasılıklı Neden-Sonuç İlintisi
Neden-sonuç
arasında, sıfırla bir arasında değişebilen değerde ilintililik vardır. (® muğlak mantığa gönderme) Bu, zaman içinde
sabit olabileceği gibi değişen değerler de alabilir (® ‘dinamik neden-sonuç ilintisi’ne gönderme).
Örnek:1: Para atmak nedeni, % 50 olasılıkla yazı, % 50 olasılıkla tura
sonucunu yaratır.
Örnek:2: Havanın bulutluluğu nedeni, günden güne değişebilen
olasılıklarda yağmur sonucunu yaratır.
Şerh: Eksi değerli olasılıklar da tasarlanabilir ama tanım gereği sanal
neden-sonuç ilintilerine gönderme olur.
1.2.2. Katkılı Neden-Sonuç İlintileri
Kimyadaki
katalizörler gibi, bazı neden-sonuç (örnekte kimyasal etki-tepki)
ilintilerinde, sonucun olgulaşması için, ikisinin dışında üçüncü etkenlere
gerek olabilir. Yine aynı örnekte olduğu üzere, katkı neden-sonuç
etkileyicisinin etkisini de arttıran ve azaltan üçüncü (veya n’inci) etkenler
(ısı gibi, katalizörün yüzey alanı gibi) olabilir.
Örnekler:
1. Genlerin işlevini durduran bağlayıcı genler
gibi, anti-katalizörler de sözkonusu olabilir.
2. Oktay Sinanoğlu’nun saptadığı, DNA’nın çift
sarmalının ancak ve ancak su sıvısının elektrokimyasal vizkozitesinde birarada
durabileceği durumu, değişik tür bir katkılı neden-sonuç ilintisidir.
3. Alaşımlardaki çok düşük oranlı maddelerin
katkısı, yine değişik bir katkılı neden-sonuç ilintisidir.
4. Eksiltmeli ve/ya çıkışlı neden-sonuç
ilintileri de olabilir. Örneğin, sıvı maddelerin ve/ya çözeltilerin kimyasal
reaksiyonunda oluşan gazın uçup gitmesi gibi...
1.2.3. Başkalaşımlı Neden-Sonuç
İlintileri
Burada sonuç, bir nicelik değişimi değil, bir başkalaşım olabilir.
Örneğin; evrim sürecindeki mutasyonlar, kültürel süreçlerdeki bilimsel
devrimler gibi... Bu durum, çığ etkisinin bir sonraki aşaması olarak kabul
edilebilir.
1.2.4. Döngüsel Neden-Sonuç İlintileri
Katastrof Kuramı’ndaki ‘saldır-kaç’ ikilemi, yani ikisinin birden
görüngüleşmesi, döngüsel bir neden-sonuç ilintisidir.
Örnek: ‘Yedikçe şişme, şiştikçe kendine kızma, kızdıkça yeme’
kısırdöngülü obezite de böylesi bir örnektir.
Örnek: Osilatif kimyasal rekasiyonlar, döngüsel neden-sonuç ilintisi
için temel bilimlerden en uygun örnektir. Burada ‘A + B ↔ C + D’ maddeleri
zaman içinde sürekli olarak birbirine dönüşür. Bunu da belli maddelerde,
çözeltinin bir o rengi alması, bir bu rengi almasından anlarız. Müdahale
olmazsa bu salınım, sonsuza dek sürebilir.
·
2.0. Tersine Neden-Sonuç İlintisi
Sonuç, nedenden önce gelir. Bu tersinme; ontik de olabilir, fenomenik
de; yani öyle bir evren tasarlayabiliriz ki orada sonuçlar nedenden önce vardır
ya da gözlemci sonucu nedenden önce gözler ki Dünya’daki insan için,
gökadalardaki olayları gözlemek, kimi böyle durumlar yaratabiliyor.
Örnek: Sesin ve ışığın havadaki hızının farklı olması nedeniyle, şimşek
çaktığında önce onu görür, sonra onu işitiriz. Oysa, onlar gerçekte
eşzamanlıdır.
(2.1. Düzüne
Neden-Sonuç İlintisi X 15)
Örnek yok.
·
3.0. Bire 'İ' (Sanal) Neden-Sonuç İlintisi
Şerh: ‘İ’ ‘imaginery’den ve/ya
‘irreel’den gelir. İlk sözcük, ‘tahayyuli’, ‘zahiri’, ‘tasarımsal’ anlamlarına;
ikinci sözcük ‘gerçekdışı’ anlamına gelir. İsim babası Euler’dir. ‘İ’ sayılar, reel (: gerçek) sayılar olmadan
kullanılmaz. Biraradayken (z = a + ib) bunlara kompleks (: karmaşık) sayılar
denir. Bunun isim babası ise Gauss’tur. Bir rivayet de, Fransız bir
muhasebecinin bunları tasarladığı ama ne işe yarayacaklarını bilmediği için
konuyla ilgilenmediğidir.
Nasıl ki Euclid, isim babası olduğu kendi geometrisini Aristo Mantığı
üzerine kurduysa, biz de sanal neden-sonuç ilintilerini, gerçek neden-sonuç ilintileri üzerine kuracağız.
‘i’, ‘kare kök eksi bir’dir. Burada bir işlem, geçersiz olduğu bir
tanım aralığında uygulanır. Sanal neden-sonuç ilintisi de, ‘varlık-görüngü’
ikilemi üzerine kuruludur.
Örnekler: Tsunami etkisi, Hubble etkisi, Cassimir etkisi.
Sırasıyla:
Tsunamiler, Büyük Okyanus’ta oluşan ve yükseklikleri 60 metreye varabilen dev dalgalardır.
Bir deniz dibi depremi sonucu deniz tabanı çöker. Yerçekimi ve suyun basıncı
nedeniyle deniz suyu boşluğu aşağıya doğru doldurur. Su esnek yapıda olmadığı
için, aşağıya giden suyun etkisiyle, deniz yüzeyinde bir çukur oluşur. Suyun vizkos-elastikiyeti
nedeniyle itme yataylaşır. Görünürdeki hızları saatte 800 kilometreyi bulur,
Ancak, bu hızla yer değiştiren nesne su değildir. Suyun somut devinimi,
yalnızca dairesel bir salınımdır. Yer değiştiren (öyle denebilirse) itmedir (a
= F x ∆t) ya da dalganın görüntüsüdür.
Yine de, 10.000 kilometre ötedeki Japonya kıyılarına varma nedeniyle, denizin
sığlaşması nedeniyle, dalgaların dibinin karaya değmesi nedeniyle, dalgaların
kırılması nedeniyle, büyük bir tahrip gerçekleşir: İnsanlar boğulurlar,
tekneler parçalanır, 600 tonluk kaya 100 metre ileri taşınır.
Hubble,
20. Yüzyıl'ın başında, Dünya’daki bir gözlemciden uzaklaşan gökadaların
uzaklaşma hızları nedeniyle, ışık hızına yaklaştıkça renklerinin kırmızıya
kaydığını gözledi. Bugün kendi adıyla anılan bir ölçek düzenleyerek, bunu
uzaklık ölçmede kullandı. Burada bir ikilem var: Maddenin ışık hızına
yaklaşması giderek zorlaşır. Bugün on beş milyar ışık yılı uzaklıkta olduğu
söylenen bir gökadanın neredeyse beş milyar yıllık bir süre sırasında ışık hızı
civarında yol alması gerekir.
Işık hızından hızlı devindikleri tasarlanan sanal parçacık
takiyonların, madde evreniyle etkileşimleri de, sanal neden-sonuç ilintileri kapsamına
girer.
Cassimir, boşluğa birbirine dikey iki levha yerleştirdiğimizde, aralarında
yalnızca dalgaların tam katlarının yer alabilmesi ile sanal / eksi (dıştan içe
doğru) bir basınç olacağını hesapladı.
3.1. Sanal Düzüne Neden-Sonuç İlintisi X 15
Henüz örnek yok.
Eğer karşı-maddeyi,
reel-maddeye oranla, sanal –madde saysaydık, onların bizim madde evrenimizi
etkilemeleri, sanal neden-sonuç ilintisi olurdu.
Örneğin:
Karşı-maddede gravitasyonun % 14 daha çok olabileceği kestirilmiş. Mikro-mikro
ölçekli uzayda da olsa, bu durum bizim evrenimizdeki gravitasyonu da etkilerdi.
Ayrıca, belki bir yerlerde etkiliyordur da, çünkü yok olduysalar bile, karşı-maddenin gravitasyon
dalgalarının izleri bir yerlerde saklı olmalı...
3.2. Sanal Tersine Neden-Sonuç İlintisi (X 15)
Henüz verilmiş veya
gözlenmiş örnek yok.
·
4. 0. Neden-Sonuç Ağları (Statikten Dinamiğe Geçiş Durumu)
:
4.1. Bratenberg Arabaları:
Bu arabalar, merkezindeki tek bir ışık kaynağıyla aydınlatılan bir
düzlemde devinir. İçlerinde farklı biçimlerde tasarlanmış elektronik devreler
vardır. Böylelikle, tekerleklerine farklı güçte itmeler verilir. Aynı araba,
düzlemin farklı noktalarına yerleştirilince, farklı rotalar izler, çünkü
kaynaktan aldığı ışık miktarının zaman serisi karmaşık olarak değişir. Yine de;
arabaların toplam davranış uzayı belli bir düzenlilik gösterir.
4.2. Domino Matrisleri:
Domino taşlarını, matris biçiminde yerleştirip devirirsek, hangi satır
ve sütunların devrileceği / çizileceği belirsizdir, sürtünme kuvveti devrilmeyi
bir yerde durdurur ama o da kestirilemez kalır.
4.3. Otokritik Ağlar:
Bunlar bir bakıma öğrenen, bir bakıma karar veren mekanizmalardır.
Sonuç-kararlar, devreler öğrendikçe ve anımsadıkça, zaman içinde değişir.
Topolojik modeli düğümlerin saklanabilmesi olarak düşünülebilir.
B. DİNAMİK DURUMLAR :
Nasıl ki durağan fotoğraf karelerinden devingen sinema filmi
oluşuyorsa, neden-sonuç ilintilerinde statik durumlardan dinamik durumlar
oluşur.
Dinamik durumlar, özellikle neden-sonuç ağlarının zaman içinde değişen
seriler olarak işlemesi sonucunda oluşurlar.
Örnek: İstanbul Boğazı’ndaki akıntıların ‘ayna’ yaratmasındaki
neden-sonuç ilintileri. Burada; rüzgarın hızı ve yönü, hava sıcaklığı, su
sıcaklığı, suyun tuzluluğu, denizin yüksekliği (gel-git nedeniyle), dibin
derinliği ve/ya eğimi gibi birden çok neden, kaotik sonuç ağları oluşturur.
Öyle ki suyun yüzeyinin ne kadarının ne
kadar süreyle ayna gibi olacağı ve bu durgunluğun dinamik-kaotik ortam içinde
nasıl yer değiştireceği birebir kestirilemez. Yine de şunu söyleyebiliriz:
Aynadaki suyun dikey devinimi, yatay devinimi belli bir süre için durdurur ya
da suyun akışı düzenli bir geometrik biçim (örneğin silindirik) kazanır...
B.1. Ara 3 Durumun Birbirini Etkilemeleri :
Muğlak mantık, bir ara örnekti. Ancak daha temel örnekler de var:
Parçanın bütünden büyük olduğu neden-sonuç ilintilerinde, sonucun hangi ölçekte
görüngüleşebileceği belli olmayabilir. (‘A priori’ koyut: Bütün ölçeği > parça ölçeği.)
Tarihteki neden-sonuç ilintileri; hem özdeşlik ilkesine hemen hemen hiç
raslanmaması, hem de bütün-parça ilintilerinin kolayca ters dönebilmesi
nedeniyle, en dinamik örneklerdir.
B.2. Novum:
Özdeşlik ilkesi, bütün-parça ilintisi ve neden-sonuç ilintisi, hem
birbirlerine dilsel olarak dönüştürülebilirler, hem de koyutsal olarak arakesit
içerirler.
Özdeşlik ilkesinin üç formülasyon biçimi, farklı sonuçlar verebilirler
ve ‘bazı’ kategorisi Aristo Mantığı’nın düzlüğünü eğriltir ve tam sıkı
örüntüsünü gevşetir.
Bütün-parça ilintisindeki süreksizlik, neden-sonuç ilintilerine
uygulandığında ardışıklık ilkesi de çiğnenir. Julia Kümesi’nin bazı
parçalarının ana kümeden kopuk / süreksiz olması bir örnektir. Ana küme
görüngüsünün çözüldüğü bir yerzamanda, parça kümeler, öneğin gökada
parçacıkları ‘hiçebir neden-sonuç ilintisi’ görüngüsü verir. Örnekse, sanayileşme
kültürel modundaki toplayıcı kültür artıkları, (‘orientation’ coşumunun
‘kognitif-informatik davranış’ sanılması gibi) yanlışlıkla ona mal
edilmektedir.
·
OLASI AÇIMLAMALAR
Zaman
- heterojen
- süreksiz
- teksiz
- tersinir
- heterojen-süreksiz
- heterojen-teksiz
- heterojen-tersinir
- süreksiz-teksiz
- süreksiz-tersinir
- teksiz-tersinir
- heterojen-süreksiz-teksiz
- heterojen-süreksiz-tersinir
- heterojen-teksiz-tersinir
- süreksiz-teksiz-tersinir
- heterojen-süreksiz-teksiz-tersinir
Notlar / Örneklemeler
- ‘0’: 4 tanım
birbiri türünden de ifade edilebilir. Örneğin: Heterojen zamanda
süreksizlik ister istemez olabilir ama olmayabilir de, enazından verili
birim ölçeğinde. Asal tanımları arayabiliriz.
- ‘1’, yani
heterojen zaman, vektörleri parçaları değişen büyüklükte bir diziye çevirmekle
elde edilebilir. Zamanın, güçlü gravitasyon alanlarında göreli yavaşladığı
da bilinen bir durum. Güçlü ve zayıf kuvvetin zaman üzerindeki etkilerini
bilmiyoruz ki asıl etkili olması gereken ölçektekiler onlar. Gravitasyonun
zaman üzerindeki etkisi, makro-makro düzeyde ‘bütün < parça’ ilintisini
akla getiriyor.
- ‘2’, yani
süreksiz zaman, ‘dizi-tümlev’ ilintisi içinde olabilir. Fizikçiler, Planck
zamanından küçük zamanlarda gerçek süreksizlik umuyor. Süreksiz zaman,
integral yerine (implisit) seri koymak demek. Süreksiz zamanın içinde /
arasında zaman olmayan birşeyler var olabilir. Bir de, bu durumda zamanın
hacmi / uzunluğu düşer, çünkü sonlu dizinin toplamı tümleve limitlenmez.
Bu da zamanın ‘x-y-z’nin herhangi birinden küçük olmasını yaratabilir,
‘3+3+3+1’ veya ‘3+3+3+2’ katlı boyut gibi. Ayrıca ‘x-y-z’ de birbirine
özdeş olmayabilir. Spinler bunu akla getiriyor.
- ‘3’: Zaman,
şişme döneminde kesinlikle teksiz olmuş olmalı. Mekan boyutu çift yönlü
burulurken, zamanın etkilenmeden kalması anlamsız olurdu. Burada, türevde
olduğu üzere ‘x’in yerine, ‘u+t’ gibi bir fonksiyon açılımı getirilebilir
ki zamanın altbirimleri olarak yeni birşeylerin tanımlanması gerekir. Şişme
döneminde ışıma özdekten yoğundu, özdeğin zamana etkisi biliniyor ama
ışımanınki henüz bilinmiyor. Şerh: 10 Nisan 2004 tarihli Cumhuriyet Bilim
Teknik ekinde verilen ilk üç saniye modellemesi simülasyonunda uygun
olmayan bir şey var. Büyük Patlama dışsal-balonsu bir yapıdaydı. oradaki
yapı içsel-ışınsı. Bir uyumsuzluk sözkonusu. Herhangi birinden diğerine
geçiş olamaz. Süper novaların grafiği tersine çevrilse de, ona benzemez.
Ancak, birinin diğerinin içine geçebilmesi olasılığı var. O zaman ışınsı
olan balonsu olanın içine süreksiz olarak yerleşir. Yani, gerçek
evrenimizde birbirinden ayrı ama birlikte evrilen en az iki evrenimiz var.
(17 Nisan 2004)
- ‘3.1’, yani
‘n→1’ boyut dönüşümlü veya tek boyut içinde içine katlanmış olan zaman, on
üz küsur milyar yıllık evren tarihi içinde ölçeğini değiştiriyor olabilir,
yani zamanın uzaması ve/ya yavaşlaması sözkonusu olabilir.
- ‘3.2’, yani
mekanın veya başka tür boyutların üzerine izdüştüğü zamanda, zaman
yolculuğu mümkün olacaktır ama zaman değiştirmek için atom (veya maddenin
yapısını) değiştirmek de gerekli olabilir. Şerh: Kuark-altı veya
karşı-madde oluşumları ve ters oluşumları (bozunumları), Planck zamanı
ölçeğinde işliyor olabilir.
- ‘4’, yani
tersinir zaman, fizikçiler tarafından tasarlanmış, hatta gözlenmiş
durumdadır ama mikro-mikro ölçeklerde. Tersinir zamanda, termodinamiğin
yasaları yeniden denklemlenecektir.
- ‘5’, yani
heterojen-süreksiz zaman, zamanın olağan durumuymuş görünüyor. Elimizde,
ne 10 üzeri 32 yıllık, ne de 10 üzeri eksi 43 saniyelik gözlem olanakları
var.
- ‘10’, yani
teksiz-tersinir zaman, zaman bir boyutmuş, bir değilmiş gibi görünebilir
ki gerçek durumda spinler nedeniyle buna benzer birşeyler var.
- ‘15’, yani
heterojen-süreksiz-teksiz-tersinir zaman adım adım şöyle olabilir: Sıfır:
‘1- ... 1,25 ... 1,5 ... 1,75 ... -2-2,5-3-3,5-4 ...’ Bir: ‘1 ...-4 ...-9
...-16 ...-25 ...-36 ...-49 ...’. İki: Aradaki küsurat sayıların kareleri
eksiltilir ve süreksiz tam sayılı bir dizi elde edilir. Üç:
‘1-49-4-36-9-25-16’, dizinin bir ucu diğerinin üzerine bükülür. Dört:
‘16-25-9-36-4-49-1’, dizi tam tersine çevrilir. Bunu,
‘160-250-90-360-40-490-10’ nolu taşların peşpeşe-ardışık zaman
aralıklarında devrildiği, 490 tane birbirine eşit taşlık bir domino dizisi
olarak düşünebiliriz. Bunu gözleyen biri, taşların devrilmesi arasında
mantıklı bir ilinti bulamayacaktır. Durumu genetiğe uyarlarsak: Sonraki kuşaklardaki
gen havuzları, önceki kuşaklardan önce oluşur. Şerh: Verhulst dağılımına
böyle bir zaman dizisi olarak bakmak mümkün olabilir. Zaten orada,
neden-sonuç tersinmeleri ve döngüsellikleri (sonuçların nedenleri
küçültmeleri veya sıfırlamaları) baştan tanımlıdır.
- Şerhler: 1.
Bir lokomotifin tekerleklerinin sabit döngüsel deviniminin, doğrusal bir
devinime dönüştürülmesi gibi, zaman döngüsünü de doğrusal kılacak
dönüşümler tanımlı olabilir. Ayrıca zaman, başka tür asıl denklemlerde de
olabilir. 2. Zamanın küsurlu boyutlu olabilmesi, onun aynı zamanda diğer
teksiz olabilmelerini de açımlayabilir. Elimizde 10 veya 11 boyut var ve
bu zamanı mekandan farklı kılıyor, çünkü, mekanın 3 boyutu şimdilik
birbirinin aynı görünüyor. Ancak, spin farklılıkları, o boyutta mekanın 3
boyutunun birbirine özdeşliğini bozuyor olabilir.
Neden-Sonuç
1. Birebir Neden-Sonuç İlintisi
2. Bire Sıfır Neden-Sonuç İlintisi
3. Sıfıra Bir Neden-Sonuç İlintisi
4. Bire Epsilon Neden-Sonuç İlintisi
5. Epsilona Bir Neden-Sonuç İlintisi
6. Bire İki Neden-Sonuç İlintisi
7. İkiye Bir Neden-Sonuç İlintisi
8. Bire Çok Neden-Sonuç İlintisi
9. Çoka Bir Neden-Sonuç İlintisi
10. Bire Sonsuz Neden-Sonuç İlintisi
11. Sonsuza Bir Neden-Sonuç İlintisi
· Olasılıklı
· Başkalaşımlı
· Katkılı
· Döngülü
· Reel
· Sanal
· Statik
· Dinamik
Notlar
- ‘Olasılıklı,
katkılı, başkalaşımlı, döngüsel’ neden-sonuç ilintileri ayrı bir
başlıktır.
- ‘Tersine x
düzüne’ neden-sonuç ilintileri ayrı bir başlıktır.
- ‘Sanal-reel’
neden-sonuç ilintileri ayrı bir başlıktır.
- Neden-sonuç
ağları, buraya kadarki tekli öğelerin / ilintilerin çoklu kullanımıyla
oluşturulur.
- Bunların
hepsi, statik durum olur. Dinamik neden-sonuç ilintileri, ikinci bir
üstküme olacak. Zaman serisi olağan istatistikte burada devreye giriyor.
- Şerh: Yeni
tanımlamalar ve öğeler eklenebilir ya da tanımlar sözcükler gibi, birbirleriyle
de yeniden tanımlanabilir.
Örneklemeler
‘1x A.1.1.1.’: Heterojen zamanlardaki neden-sonuç ilintileri dipdibe
görüngüleşebilir. Kaotik denklemlerde yanyana iki noktanın artı ve eksi sonsuz
limit verebilmesi gibi... Peşpeşe neden ve sonuç parçacıkları dizisi de
olabilir. Neden-sonuç yer değiştirmiş de görünür.
‘2x A.1.1.1.’: Neden veya sonuç, zaman süreksizliğinde
görüngüsüzleşebilir ya da başka biçimde tanımlanması gerekir.
‘1x A.1.2.4.’: Tersinir x Döngüsel : Neden-sonuç ilintileri, zaman
içinde mikro ölçekli ileri geri salınım gösterebilir. Bunun için döngünün
vektörleri ile tersinme vektörleri çakışmalıdır.
·
Hesaplama
4 + 6 + 4 + 1 = 15 zaman durumu
11 x 4 x 3 x 2 = 284 neden-sonuç ilintisi
> 3.000 zamansal neden-sonuç ilintisi
Hepsine birer örnek tasarlamak, benim biyografimin süresini aşar, yani
Aristo durumu olacak. İçlerinden bazıları kritik değer taşıyabilir. Onları
sezmem gerekli.
Asıl yapacağım elimdeki 20-100 örneklemeyle kuantum mantığıyla çelişen
fenomenleri karşılaştırıp modeli sınamak. Örneğin spinlerin benim tasarladığım
türden acaip davranışları var mı bilmiyorum.
Örnek: Zamansal örnek ‘15’ çok özel bir durum. Doğrusal zamanın tam
karşıtı durumda. Bu zaman biçimli bir olgu dizisi evrenimizde çok saçma algılanır
ama pekala vuku buluyor olabilir, çünkü zamanın öz niteliklerinin
değişebildiğini gözledik ama henüz hepsinin değil... Uzayzaman ve özdek-enerji
içiçeliğini ve bazı yollardan birbirlerine dönüşebildiklerini biliyoruz.
Zamanın çok boyutluluğu henüz gözlenmese de, çok güçlü gravitasyonlarda
uzayzamanın homojenliğinin bozulabilmesi, bir bakıma zaten teksizlik anlamına
gelir. Kaldı ki kara deliklerin çevresinde ve içinde zaman boyutunun
nitelikleri hakkında elimizde hiçbir kestirim henüz yok. İçlerindeki olası
vakum onları zamansal açıdan farklı kılıyor olabilir.
Örnek: Atom bombasının patlaması, süpernovanın ilk anları ve ‘Big
Bang’, benzer geometrik modele sahip... ‘Big Bang’de uzayzaman dönüşümleri
olduğunu biliyoruz, dolayısıyla pekala diğer ikisinde de gerçekleşiyor olabilir
ama nereye bakacağını bilmek gerek. Bir biçimde spinlerin bozulup
bozulmadığının kontrol edilmesi gerek. Kuark çeşni değişimleri ve olası kuark
kara delikleri yeni modellemeler gerektiriyor. Kuark çeşnileri (veya
proto-kuarklar) 10 üzeri eksi 13 santimetreden aşağı ölçeklerde. Bir kritik
eşik sözkonusu olabilir.
Dipnotlar
- Bu metindeki
akıl yürütmeler, tümdengelimsel ve tümevarımsaldır. Denklemden gözleme
yönelim tümdengelimsel, gözlemden denkleme yönelim tümevarımsaldır.
- 15 zaman türü
ve 11 neden-sonuç ilintisi birer denklemdir. Zamanın tersinirliğini
(osilatif kimyasal reaksiyonlarda) ve heterojenliğini (ışığın bir yıldızın
yakınından geçerken bükülmesi, yani uzayzamanın bükülmesi) gözledik ama
çok boyutluluğunu ve süreksizliğini gözlemedik. Tüm neden-sonuç ilintisi
türlerini gözledik, hem insan bilimlerinde, hem de temel bilimlerde...
Daha zor olan, veri toplamak değil, eldeki gözlemsel veya deneysel bilgiyi
sınıflandırabilmektir, üstelik elimizde bir kavramsal çerçeve var ama yine
de hala birşeyleri gözden kaçırıyoruz.
- Mekan
türleri ve neden-sonuç ilintileri başka bir metnin konusudur. İkisinin
bireşimi ise, çok uzun erimli görünüyor.
- Metnin
toplamında kaplam-kapsam % 50’nin biraz üzerinde kalıyor. Bu, kavramsal
çerçeve için yeterlidir ama uygulama için yetersizdir.
- Zamansal
doğrusalsızlıklar için en iyi örnekler bilimden değil, sanattan, yani sinemadan
geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder