Pazartesi, Ekim 29, 2012

Requiem for Atatürk


Rahmetli Paşa yaşasaydı veya ben onun zamanında yaşasaydım, herhalde yıldızlarımız pek barışmazdı. Paşa gözünün üstünde kaşının olduğunun belirtilmesine bile pek tahammül edemezmiş, benim de çenem epeyi düşüktür doğrusu. İstiklal Mahkemesi üzerinden darağacını boylamasam da, zoraki diplomat olarak sürgün olma ihtimalim hayli yüksek olurdu.

Paşa’ya getireceğim eleştirilerden biri de, bugünkü koşulların olma olasılığının o sağken de her daim mevcutmuş ve nedeninin de o olmuş olduğudur. Paşa halkının çoğunluğuyla pek bütünleşemedi. Ferhan Şensoy’un sandığının tersine, geriye işlevsel 2. adam(lar) da bırakmadı. Düşman kardeşler olan İnönü ve Bayar’ın yaptıkları ortada: Atatürk’ün 4 + 15 yılda kurduğunu 12 yılda darma duman edip, üstüne bir de 3 darbe ve 3 liberalizm için yol açtılar. O ölür ölmez, Cumhuriyet’in köküne kibrit dökmeye başladılar. O sayede bugün kaputuz.

Cumhuriyete ilk geçen ülke olan Fransa cumhuriyetlerinin 5.’sinde, ondan sonra cumhuriyet olan Güney Kore 6.’sında. Yani, sıranın ve ilk olmanın pek önemi yok bu konuda. TC’ninkinin 2.’sinin ne zaman ve kimlerin eliyle kurulacağı pek belli değil ve önemi de yok ama artık 2. bir Atatürk’ün çıkmayacağı kesin, gerekmediği de kesin.

Atatürk’ün istediği Türkiye’nin veya Fransa Devrimi’nin istediği cumhuriyetin olmaması önemli değil. Yumurta çekiçle kırılmıyor sonuçta, güçlü tarihsel müdaheleler ise biraz öyle olmakta.

Tarih süreci içinde ‘demokrasiye doğru’dan çok, insanların kendi kendini yönetmesine, ya da yönetilmeye hiç gereksinim duymamasına doğru evriliyoruz. Devlet 5.000, burjuva demokrasisi ve cumhuriyeti 200 küsur yıllık. Tarih sabırlıdır. En geç 500 yıl içinde bu iş hallolur.

Dolayısıyla Atatürk’ün müdahalesi ve mücadelesi Jakoben’ce olsa da, attığı taş doğru yöndeydi. Yalnızca vuracağı kuş cilve yaptı, kendince cumhuriyeti gösterip vermedi, onun yerine köylü milletin efendisi olarak zenginkondulu oldu: Asker milletten de talan demokrasisinin dene-yanıl’ı oluyor işte. O kadar.

En iyi 50+, hatta en iyi 40+, ölü 50+’tır ve 40+’tır. 54 yıl yaşam beklentisiyle doğmuş ve 2012 itibarıyla yarısı vefat etmiş olan 1960 doğumlu akranlarıma bunu belirtince, abarttığımı düşünüyorlar. Oysa ki geleceği takma dişli gerontokratların kurduğu pek vaki değildir. Gelecek için kalıcı bir şey yapmayan zaten ölü / yaşamamış demektir, geçmiş ise tümden ve çoktan beridir ölüdür. Nekrofilinin lüzumu yok.

O yüzden bu ülkede devrim yapma ve cumhuriyeti sürdürme şansını yakalamış olan 1968’lilerin ve 1978’lilerin halihazırdaki durum için, kemiklerini mezarda takırdatmaktan başka hakları ve şansları yok. Allahtan zenginkondulular adam gibi faşist olmayı bile beceremediler de, toplama kampı kuramadılar bizim için, kendi yurdumuzda sürgün olduk onun yerine.

Hiç yorum yok: