“1 trilyon euro düzeyindeki bütçe konusunda Brüksel’e derin görüş
ayrılıklarıyla gelen birlik ülkeleri arasında, ciddi ve geleneksel çizgileri
zorlayan kamplaşmalar yaşandı. Tüm çabalara rağmen üye ülkeler,
pozisyonlarından taviz vermeyince, zirve herhangi bir anlaşma sağlanmadan sona
erdirildi.
...
Zirveye katılan AB diplomatlarının ‘Komediyle trajedi arasında gidip gelen
bir zirve oldu’ sözleriyle değerlendirdikleri toplantıdan sonuç çıkmaması, her
şeyin bittiği anlamına gelmiyor.”
Öncelikle belirtelim ki her ikisi birarada olabilir ki zaten genelde ikisi
biraradadır ama genelde biri öne çıkar ve baskın görünür.
Bu durumda asıl trajedi şöye oluşur:
Szabo’nun filmi ‘Venüs’le Şeyttirmek’te hicvedilen AB ülkelerinin kendi
aralarındaki ve birbirlerine karşı olanki düşmanlıkları, 2. dünya Savaşı
bitiminden beridirki 65 yıllık barışı sona erdirebilir. Bunun için yeterince
mesnet mevcut.
Din ve mezhep ayrımı mevcut. Katolik engizisyonu mevcut. Ner büyük ülkede %
20 faşist oy mevcut, hem de onyıllardır mevcut. Bölünecek ülke aday adayı
mevcut. Ekonomik kriz mevcut.
Faşizm-engizisyon birlikteliği aslında komedidir ama çabucak trajediye, yani
katliama dönüşür. Ateşle barut ve benzinle kibrit reaksiyonundan bile daha
çabuk.
Neden hala komedi?
Çünkü sırada, AB çözülmesinden sonra, ABD çözülmesi var.
Çünkü sırada ABD-AB çatışması var.
Bunların Rusya ile çatışması var (3 ikili).
Bunların Çin ile çatışması var (4 ikili).
Olay orjiye dönüyor yani.
Ya da:
Yerden göğe küp dizseler, alttakini çekseler, seyreyle gümbürtüyü,
komedisi.
Tarih tangır tungur, gümbür gümbür çöktü bile çoktan.
Cesetler öldüklerine henüz aymadılar, toplama kampının zehirli gaz duşu
kapısında kendi ölümüne aymayan Museviler gibi...
Peki, Türkiye bu resmin neresinde?
Bir ters, bir düz haroşo; bir kertenkele, bir kertilenkele.
Hep öyle olmadı mı zaten?
Bir Doğu, bir Batı; bir Kuzey, bir Güney (bu TV dizisi olan değil).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder