Sömürü var mıdır?
Vardır.
Ancak, sömürünün doğruluğundan daha çok, sömürü yanlış tanımları vardır.
Bu, Marx’tan Smith’e dek uzanan tüm ekonomik determinist ideologlar için
böyledir.
Ondan önce de, kendisinden ve baş belası eseri ‘Nüfus Üzerinesi’nden 40 yıl
sonra, matematiksel yanlışlığı Verhulst tarafından kanıtlanmış Malthus için
böyledir.
Ancak, yine de Marx da, Darwin de, Verhulst’a değil, Malthus’a ikna
olmuştur.
Sömürü nedir?
Üretimin ve toplam ekonomik değerin gerçekte üretim yapmayan oldukça küçük
bir azınlığın (%o 1 ila % 1’in) elinde birikmesidir.
Ancak, 5.000 yıllık tarih ve devlet denilende, reel değeri 1 ila 1.000
arasında değiş(tiril)en altın ve benzeri değerli metaller dışında, hiçbir
ekonomik kalıcı birikim yoktur ve olmamıştır. Bu bir.
Ticaret her zaman sömürülü olmaz. Her 2 taraf da birbirini sömürebilir ya
da 2 taraf da artı ekonomik değer kazanabilir. Diğer bir deyişle, oyunların
toplam değeri eksi, sıfır veya artı olabilir. Bu iki.
Sömürülmek, en azından artık, sömüren denli, sömürülene de sorumluluk
yükler; tıpkı yönetilmenin yönetenler denli, yönetilenlere de (seçmenlere de)
sorumluluk yüklemesi gibi. Bu üç.
Bir de şu yandan bakalım:
Şu anda dünyada 1.000 küsur dolar milyarderi sömürgen var. Bunlar ne
yapıyor? Uzaya falan mı yerleşiyor? Hayır. Salak sepet konulara para harcayıp,
diğer birilerine daha para aktarıyor ve genelde 3-4 kuşak sonra mirasçılarına
hiçbir reel değer kalmıyor. Daha da önemlisi, o liste 10 yılda bir üçte bir
oranında değişiyor.
Yani sömürü, sömürene de pek bir yarar sağlamıyor aslında, ne maddi olarak,
ne de manevi olarak. Örneğin şu anda mümkünken, hiçbir dolar milyarderi kendini
klonlatma ve beden nakli araclığı ile şu an teknolojik olarak mümkün ve
(Papa’ca ve BM’ce) yasak olan ölümsüzlüğün peşine düşmedi.
Yani sömürü, sömürülenlerden de pek bir şey almıyor. Bizde jentrifikasyonla
(kentsel dönüşümle) gecekonduluyken zenginkondulu olanların eski ve yeni
halleri ve Brezilya’da uyuşturucu ticareti parasıyla 10 yılda sınıf
atlattırılan 40 milyon kişinin eski ve yeni halleri bunu açıkça kanıtladı:
Ortalama yaşam beklentileri artmadı, tam tersine Yankiler’de olduğu üzere,
obezitelik gibi yaşamlarını kısaltan birçok hastalıklar edindiler.
Ayrıca, Venezüella’da olduğu gibi muz ve yağmur suyu ile bedava yaşamak,
neredeyse 1 milyar kişi için mümkünken, onlar ne yapıyor?. Teneke evlere
kentlere gecekondulara koşuyorlar: Sınıf talmayan, günda 16 saat
çalış(tırıl)maya.
Tamam, depdeli tüketici toplumu
kültürü onları çılgıncasına
koşullandırıyor ama 500 yıl önce, kendi zengin olup, hiç gereksinimi
yokken, yalnızca o şavalakları resmetmek için, kendini sokaklara (daha doğrusu
panayırlara vuran) Yaşlı Bruegel sayesinde, görsel olarak çok açıkseçik
izlediğimiz üzere, sıradan kitle zaten hep şavalaktı, sonradan öyle yapılmadı:
Eh, sen eşek olursan, semer vuracak birileri her zaman çıkar sonuçta.
Tüm bunlar bugün sağlıksız ve eğitimsiz yüz milyonları haklı mı çıkarıyor?
Hayır. Ancak, 40 yıl yaşayacağına 100 yıl yaşayanların da, o 40 yıldakinden
farklı hiçbirşey yapmadığını da gördük; tüm dünyada neredeyse 60 yıldır bilmek
kaç yıllık zorunlu eğitim varken, dünyanın belki % 80’inin aktif okuryazar
olmadığını da.
O zaman soru şu:
Sömürü yüzünden bugün Yeryüzü’nde ne eksik?
Göründüğü kadarıyla hiçbirşey: Ne bilim eksik, ne sanat, ne de düşün. (1930’larda
Köy Enstitü’lerin de, 1960’larda tüm AFL’lilerin de Türkiye’de hepsini gördük,
tüm biyografileriyle.)
İnsanların insanca yaşaması mı?
O o (insanca yaşayamadığı
önesürülen) insanların sorunu,
elinde tuzlukla hıyarı olana (kitleye veya iktidar seçkinlerine) koşan
entellektüel şavalakların değil...
Evet, sömürü bir savaş ve bir
devrim nedenidir ama kimin kimlerle savaşı ve kimin devrimi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder