Bugünkü tanımlarımızla varlık, görüngü ve bilgi var.
Düşünde bunlara karşılık ontoloji, fenemonoloji ve epistemoloji var.
Bir de; bilim, sanat ve düşün var.
Örneğin varlık ile (1’li, 2’li, 3’li kombinasyonlar olarak)
bilim, sanat, düşün; bilim-sanat, bilim-düşün,
sanat-düşün, bilim-sanat-düşün uğraşabilir
Bugünkü momentte, bilim ve sanat görüngü ile, düşün ise varlık ve bilgi ile
uğraşıyor.
Yani, var olabilecek 7 üzeri 3 = 343 durumdan 1’i geçerli durumda.
Bu da, hem benim biyografimdeki bilgisel uğraşımın, hem de biyografimin
içine kakılı olduğu tarihçesel dönemin tözsel tanımıdır, eşlenik olarak. (aynı
nedenle, gerçekte bir bilimci olmama karşın, daha çok bir sanatçı gibi
algılanıyorum, bilimkurgu-gelecekbilim ikilemi gibi.)
Geçmişte hepsi ile düşün uğraşıyordu. Bilim olarak tanımlı bilimin yalnızca
görüngülerle uğraşması, başta bazı bilimcilerin, epeyi insanın karşı çıktığı
bir yanılsama durumunda.
Sanatın da aynı durumda olması, düşünce-duygu karşıtlığının algılanamamsına
ve sanatın kimi zaman (doğrusal olmayan zamanlar gibi) bilimin yapacağı işleri
yapmasına neden olmakta.
Düşün ise başlangıçta herşey idi, bugün ise pratikte hiçbirşey. Tümüyle
sıfır olmamasının nedeni ise, ontolojinin ve metafiziğin bir türlü bilim
kılınamaması ile ilgili. (ayrıca, bunları bilim kılacak araç, pekala sanat da
olabilir kanımca.)
En baştaki, ‘kendi üzerine katlanabilir’ epistemik yapı nedeniyle de, tüm
bunlar topolojik bir oluşum içinde. Bu topoloji, yoğrumlarla novumlar vermeyi
sürdürecek.
Bulunduğumuz tarihsel moment yeni bir Orta Çağ olduğu için, bu boşluktalık
durum, pekala 500 yıl kadar daha sürebilir. Sonrasında insan türünü ve
post-hüman türünün ne tarafa yol alacağını bilemeyiz ve ona karışmayız ve
karışma hakkını kendimizde görmeyiz de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder