Suriye
İç Savaşı’nda 6 yıldır var olan ama son 1 yıldır ünlü duruma geçen sivil
savunma grubu imiş.
Wikipedia,
konuyla ilgili maddede onların lehine bilgiler veriyor.
(‘White
Helmets (Syrian Civil War)’ maddesi.)
Ana
finansman kaynağı, eski bir İngiliz subayı olan James le Mesurier’in kurduğu
Acil Yardım Kurtarma Vakfı imiş.
“Primary
support and training was provided by Mayday Rescue Foundation, a not-for-profit
foundation established by former British Army officer James Le Mesurier, …”
111
merkezde 3 binin üzerinde gönüllü çalışanı varmış.
“SCD
grew to be an organisation of over 3,000 volunteers operating from 111 local
civil defence centres across 8 provincial directorates…”
SCD,
Syrian Civil Defence (Suriye Sivil Savunma) demek ve Beyaz Miğferler’in resmi
adı.
“The
U.S. had provided more than $33 million to support the group since 2013.”
ABD
2013’ten beridir 33 milyon dolardan fazla yardım etmiş bu kuruma.
İşte
burası sakat.
Bu
nedenle, bölge uzmanı sayılan Fehmi Taştekin onları istihbarat kurumu sayıyor:
“Beyaz
Miğferler özünde bir istihbarat operasyonu. Yeni savaş stratejilerinde bu tür
operasyonlar, artık resmi kurumlar değil taşeronlar aracılığıyla yapılıyor.”
İstihbarat
veya asıl deyimiyle medya geştaltı deyince anlaşılan, akı kara, karayı ak göstermektir,
bildiğimiz propagadandadır yani. Ama bu öyle değil.
Beyaz
Miğferler, özellikle tarafsız imajı yaratılmaya çabalanan bir kurum.
Taştekin
devam ediyor:
“Beyaz
Miğferler’in tahliyesinin son NATO zirvesinde tartışılması önemli bir ayrıntı.
Beyaz Miğferler’i dert edinmeleri, bu örgütün Suriye operasyonundaki özel
yerine bir vurgudur. Örgütlenen, finanse edilen ve ‘itibarlı’ kurumlar eliyle
ödüllendirilen bir teşkilatın bütün sırlarıyla birlikte geride bırakılması
anormal olurdu.”
Sözü
edilen şey, 111 ayrı noktadaki 3 bin küsur kişinin tahliyesi olamaz. Daha
sivilleri tahliye edemiyor hiçbir taraf, ne Türk, ne Rus, ne de ABD.
Gelelim
işin cıvık yanına ve geçelim Ekşi Sözlük’e:
Sözlük’te
konuyla ilgili olarak 2 sayfa var:
The
White Helmets ve Beyaz Miğferler:
İkinci
başlıktaki sayfadan bir alıntı:
“orlando
von einsiedel tarafından 2016 yapımı belgesele de ismini vermiş grup. bir
belgeselde, 'bir insan kurtarmak, bütün insanları kurtarmaktır.' Diyen, temiz
yüzlü beyaz kasklıya bakıyorum, bir de liveleak'de infaz seyredip, ceset
torbası getiren beyaz kasklıya bakıyorum. ikisinin de kaskı tulumu aynı. ben
anlamıyorum...”
İyi de o
infaz edilen kişinin naaşı, o ceset torbasına konmazsa ne olur?:
Paramparça
edilir.
Savaşta
ölen askerlerin bedenleri karşı tarafa verilir savaş hukuku gereğince ama kimse
buna uymaz.
Ayrıca,
tabii ki bir insan kurtarmak, bütün insanları kurtarmak değildir ki zaten o
insanlar nedensiz olarak birbirlerini orada ve şimdi öldürüyorlar.
Bence,
Taştekin’in de anlamadığı bu: Ezeli-ebedi bir ergen ile aynı zeka ve bilgi
yetmezliğinden muzdarip.
Bir de
ilk başlıktaki sayfaya bakalım:
“örgütün
lideri raed saleh’e amerika’ya giriş izni verilmiyor.”
Bu
alıntı Banu Avar’ın metninden alıntı ve o da Beyaz Miğferler’e vermiş
veriştirmiş.
Bu
önemli bir bilgi ve Avar’ın tezlerini baştan çürütüyor.
Hatice’yi
geç, netice mi?
Hah, onu
yazabilmek için, bunları yazmak zorundaydım.
Baştan
söylersem:
Bence
hepsi…
Çünkü
aynı su bölünerek, aynı anda 6 yöne (aşağı, yukarı, sağa sola, öne arkaya)
birden akabilir, eğer koşullar öyleyse: Boğaz’da öyle oluyor, özellikle
burunlarda akıntının sıkıştığı yerlerde.
Katastrof
Teorisi ve denklemleri de, yüksek dereceli karmaşaların / kaosların bu türden
çok ani sıçramalar yarattığını belirtir.
3 bin
kişinin bir savaşta 6 yıl boyunca tek bir ilke doğrultusunda senkronik olarak
davranmasını beklemiyoruz ve bekleyemeyiz yani: Özellikle de, onlardan nefret
ediyor görünen Taştekin’in başarısız Kuzey ırak referandumundan sonraki
senkopları gözönüne alınırsa…
Özellikle
de, adları ve müdahilleri sürekli değişen 100’ün üzerinde grup / kabile savaş
girmişken…
Özellikle
de, tam bir merkezi emir-komuta ile çalışmıyorlarsa…
Bun
insanlık suçu işlemişlerse, onları muaf-azat mı sayar?
Hayır…
Ama
TC’yi de, Rusya’yı da, ABD’yi de, AB’yi de, Esed’i de, 150 kabileyi de…
Hepsinin
şu ya da bu biçimde sivillere zarar verdiklerini uluslararası tarafsız gözlemciler epeyidir raporladı zaten…
Ancak,
kendi tarafına karşı insanlık / savaş suçu işlenince hönkürdeyen, kendi tarafı
insanlık / savaş suçu işleyince pas geçen bir gazetecinin yazdıklarına güven
olamaz bence…
(31 Temmuz 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder