Çarşamba, Ağustos 01, 2018

Beyaz Miğferler


Suriye İç Savaşı’nda 6 yıldır var olan ama son 1 yıldır ünlü duruma geçen sivil savunma grubu imiş.
Wikipedia, konuyla ilgili maddede onların lehine bilgiler veriyor.
(‘White Helmets (Syrian Civil War)’ maddesi.)
Ana finansman kaynağı, eski bir İngiliz subayı olan James le Mesurier’in kurduğu Acil Yardım Kurtarma Vakfı imiş.
“Primary support and training was provided by Mayday Rescue Foundation, a not-for-profit foundation established by former British Army officer James Le Mesurier, …”
111 merkezde 3 binin üzerinde gönüllü çalışanı varmış.
“SCD grew to be an organisation of over 3,000 volunteers operating from 111 local civil defence centres across 8 provincial directorates…”
SCD, Syrian Civil Defence (Suriye Sivil Savunma) demek ve Beyaz Miğferler’in resmi adı.
“The U.S. had provided more than $33 million to support the group since 2013.”
ABD 2013’ten beridir 33 milyon dolardan fazla yardım etmiş bu kuruma.
İşte burası sakat.
Bu nedenle, bölge uzmanı sayılan Fehmi Taştekin onları istihbarat kurumu sayıyor:
“Beyaz Miğferler özünde bir istihbarat operasyonu. Yeni savaş stratejilerinde bu tür operasyonlar, artık resmi kurumlar değil taşeronlar aracılığıyla yapılıyor.”
İstihbarat veya asıl deyimiyle medya geştaltı deyince anlaşılan, akı kara, karayı ak göstermektir, bildiğimiz propagadandadır yani. Ama bu öyle değil.
Beyaz Miğferler, özellikle tarafsız imajı yaratılmaya çabalanan bir kurum.
Taştekin devam ediyor:
“Beyaz Miğferler’in tahliyesinin son NATO zirvesinde tartışılması önemli bir ayrıntı. Beyaz Miğferler’i dert edinmeleri, bu örgütün Suriye operasyonundaki özel yerine bir vurgudur. Örgütlenen, finanse edilen ve ‘itibarlı’ kurumlar eliyle ödüllendirilen bir teşkilatın bütün sırlarıyla birlikte geride bırakılması anormal olurdu.”
Sözü edilen şey, 111 ayrı noktadaki 3 bin küsur kişinin tahliyesi olamaz. Daha sivilleri tahliye edemiyor hiçbir taraf, ne Türk, ne Rus, ne de ABD.
Gelelim işin cıvık yanına ve geçelim Ekşi Sözlük’e:
Sözlük’te konuyla ilgili olarak 2 sayfa var:
The White Helmets ve Beyaz Miğferler:
İkinci başlıktaki sayfadan bir alıntı:
“orlando von einsiedel tarafından 2016 yapımı belgesele de ismini vermiş grup. bir belgeselde, 'bir insan kurtarmak, bütün insanları kurtarmaktır.' Diyen, temiz yüzlü beyaz kasklıya bakıyorum, bir de liveleak'de infaz seyredip, ceset torbası getiren beyaz kasklıya bakıyorum. ikisinin de kaskı tulumu aynı. ben anlamıyorum...”
İyi de o infaz edilen kişinin naaşı, o ceset torbasına konmazsa ne olur?:
Paramparça edilir.
Savaşta ölen askerlerin bedenleri karşı tarafa verilir savaş hukuku gereğince ama kimse buna uymaz.
Ayrıca, tabii ki bir insan kurtarmak, bütün insanları kurtarmak değildir ki zaten o insanlar nedensiz olarak birbirlerini orada ve şimdi öldürüyorlar.
Bence, Taştekin’in de anlamadığı bu: Ezeli-ebedi bir ergen ile aynı zeka ve bilgi yetmezliğinden muzdarip.
Bir de ilk başlıktaki sayfaya bakalım:
“örgütün lideri raed saleh’e amerika’ya giriş izni verilmiyor.”
Bu alıntı Banu Avar’ın metninden alıntı ve o da Beyaz Miğferler’e vermiş veriştirmiş.
Bu önemli bir bilgi ve Avar’ın tezlerini baştan çürütüyor.
Hatice’yi geç, netice mi?
Hah, onu yazabilmek için, bunları yazmak zorundaydım.
Baştan söylersem:
Bence hepsi…
Çünkü aynı su bölünerek, aynı anda 6 yöne (aşağı, yukarı, sağa sola, öne arkaya) birden akabilir, eğer koşullar öyleyse: Boğaz’da öyle oluyor, özellikle burunlarda akıntının sıkıştığı yerlerde.
Katastrof Teorisi ve denklemleri de, yüksek dereceli karmaşaların / kaosların bu türden çok ani sıçramalar yarattığını belirtir.
3 bin kişinin bir savaşta 6 yıl boyunca tek bir ilke doğrultusunda senkronik olarak davranmasını beklemiyoruz ve bekleyemeyiz yani: Özellikle de, onlardan nefret ediyor görünen Taştekin’in başarısız Kuzey ırak referandumundan sonraki senkopları gözönüne alınırsa…
Özellikle de, adları ve müdahilleri sürekli değişen 100’ün üzerinde grup / kabile savaş girmişken…
Özellikle de, tam bir merkezi emir-komuta ile çalışmıyorlarsa…
Bun insanlık suçu işlemişlerse, onları muaf-azat mı sayar?
Hayır…
Ama TC’yi de, Rusya’yı da, ABD’yi de, AB’yi de, Esed’i de, 150 kabileyi de…
Hepsinin şu ya da bu biçimde sivillere zarar verdiklerini uluslararası tarafsız gözlemciler epeyidir raporladı zaten…
Ancak, kendi tarafına karşı insanlık / savaş suçu işlenince hönkürdeyen, kendi tarafı insanlık / savaş suçu işleyince pas geçen bir gazetecinin yazdıklarına güven olamaz bence…
(31 Temmuz 2018)

Hiç yorum yok: