Çarşamba, Ağustos 22, 2018

BTS, Güney Kore Fan’lığı, Ezeli-Ebedi Ergenlik, Vs




Güleyim mi, ağlayayım mı, bilemiyorum. En iyisi, hem ağlayıp, hem gülmek.
Herşey, yeni kitap satan bir kitapçıda Güney Kore köşesi görmem ve fotoğrafını çekip Instagram’a koymamla başladı.
Meraklıyımdır. Şu genç kardeşlere bir bakayım, dedim. Kliplerini buldum, rezalet-ötesi. Herşey dijital ama 70’lerin ‘boing boing’leri düzeyinde.
1950’den sonra, kendi haline bırakılan kızın, ya davulcuya, ya zurnacıya varması, olayı, önce ön-rak ile, ardından art-rak ile, en son da 1968 dalgası ile sürdü. İlgiyi ve dikkati çekmeyen şey ise, Twiggy’nin de, sıfır bedenin de, ‘aneroxia neurosis’ tipinin de, yine aynı tarih patentli olması. Demek ki olay 50 yıl sonra, kasedin ikinci turu gibi, şeref turuna geçti.
Buraya kadar herşey açıkseçik ama sonrası bulanık. Benim popüler kültür için sevgili mihenk taşım Ekşi Sözlük’teki konuyla ilgili metinler uçmuş gitmiş:
“tüm kezban ergen kızlarımızın hayran olduğu, güney koreli bir müzik grubu. neden sorusunu sormadan edemiyorum. her dönem bir şeylere sarıyorsunuz, yeminle çok komiksiniz.
19.08.2018 07:07 wattaheal
+
tüm işsizlere dert olmuş, insanların bir müzik grubunu sevmesi.
söylemeden edemiyorum, sanane!
hiç ilgilenmediğin bişeyle ilgili buraya gelip yorum yazmak mantıklı da, benim bir müziği beğenmem mi mantıksız?
çok mutsuzsunuz, ondan oluyo hep bunlar.
19.08.2018 11:56 ~ 11:59 m smurfette”
Ben bu sözü biliyorum, 1968-2018 versiyonlarını da biliyorum:
‘You are happy, I am happy, we are happy.’
‘Don’t worry, be happy’ (epeyi ödül almış bir şarkı).
’24 hours party people’ (konuyla ilgili ve aynı başlığı taşıyan bir film de var).
Kültürel antropolojik gözlem ve yorum ise hepten uçuk kaçık:
“benim bir kızkardeşim var. 15 yaşında. sağolsun ergenliğini de hiç bir noktasını es geçmeden tümüyle yaşıyor. yaptığı tüm garip gurup hareketler ve yaşadığı aşırı uç enteresan duygularıyla o bir örnek. Neyse, bu kardeş irisi kızımız, nerden kaptıysa, güney kore’ye tapma hastalığına yakalandı. ama öyle uç noktada ki her duygusu gibi, esasen oralarda doğmuş da, biz zorla onu iç anadolu’ya getirmişiz gibi davranıyor. biz de evde güney kore iyiniyet elçisi ağırlıyormuşuz gibi yaşıyoruz. üstelik annemi, babamı da alıştırmış yeni kendisine. mesela babam, sofra kurulmadan önce sofraya bakıp eksikleri söyler son rütuşçu gibi. artık kardeşim, kendini nasıl kabul ettirdiyse babam 'suyu getirin, tuz gelmiş ama biber gelmemiş, peçete yok' gibi eksiklerin yanına 'zeynep'in çubuklarını getirmemişsiniz' filan demeye başladı. çünkü kız pilavı dahi çubuklarla yiyor. iyice delirmiş durumda. Neyse, durum buyken, haliyle odasının duvarında bir cm² yer kalmayacak şekilde bts posterleri asılı. 3 gece 4 gün odasında kaldım, sonucunda elemanların birini bir diğerinden çok azıcık ayıramadım. ve de kendi hastalandığı yetmiyormuş gibi, bize de sürekli izletmeye dinletmeye çalışıyor. önceleri of öf diyip duruyordum, sonra bir kliplerini tesadüfen daha alıcı gözle izledim. aman allahım. danslar, mekanlar, düzenlemeler... tam anlamıyla harika. hele ‘fake love’ klibi. ön yargımdan dolayı utandım resmen.”
(Kalınlaştırmalar benim.)
Kitapçı gözlemim yeni bir moment ama internette, Güney Kore filmlerine arabesk müzik ekleme hastalığı, Youtube’da 2 yıldır var. Yani, bir dalganın bir başka dalgaya (bildiğimiz kafka’esk)  başkalaşımı durumu var ve bir silsile sözkonusu.
Ve en önemlisi:
Bu, bildiğimiz taşralı bir davranış biçimi. O konuda, tüm Dünya ve Türk edebiyatında sonsuz parçalar mevcut. Taşrarılık hiç bitmez, çünkü küçük insan hiç bitmez.
Özet şu (ki başka bir metnin konusu olsa gerek):
Arabesk, rep, Güney Kore fan’lığı.
Gelelim sözü geçen klibe:
Arağın en dibi. Paçalın en dibi. Uysa da kodum, uymasa da kodum’un en dibi. Bizim arabesk-rep örnekleri bile gayet özgün, banal-kitsch ama özgün, Bunlarsa, banal-kitsch bile olamamışlar.
Çok güldüüm çok:
Bu işsiz güçsüz taifesinin yaşlanmasına az kaldı. Sonları çok eğlenceli / trajikomik (yinelene yinelene komedi olmuş trajedi) olacak.
Çok ağladıım çok:
Bunları kireç kuyusuna atsan, salgın hastalık yine de bitmez.
(21 Ağustos 2018)

Hiç yorum yok: