Çarşamba, Ağustos 29, 2018

Vaiz’de / Preacher’da Teolojik ve Etik Argümanlar


Spoiler:
Öykünün sonunda Tanrı öldürülüyor. Sonra da, insanlar birbirine giriyor. Dizinin ilk sezonunun son bölümünde, Tanrı cenneti terkedince ve bunu insanlar öğrenince, insanlarda filmin kopması gibi.
Ama:
Gerçek tarihte de 2 milenyumluk hristiyanlık tarihi bundan farklı değil ki. Üstelik, o zamanlar hesapça Tanrı hep vardı, Dünya’yı hep o yönetiyordu.
Yorumlara göre:
Tanrı’ya göre insanlar cıvıdı.
İnsanlara göre, Tanrı Dünya’yı kendi haline bıraktı ve egemenlik Şeytan’a geçti, en azından ve örneğin Orta Çağ‘da.
Bu hesaba göre Şeytan, Tanrı’ya galebe çaldı. Bu durumda, insanlar Tanrı’ya hesap sormazlar mı, ondan intikam almaya kalkışmazlar mı, buna hakları olmaz mı?
Öyküde, cehennem-Şeytan tetikçisinin yaptığı da bu. Tanrı’ya öldüren de o. Yalnızca, karısının ve çocuğunun cesetlerinin gözlerini kargalar oydu diye.
Yani:
İnsanlar, Tanrı’dan hangi nedenlerle hesap sorabilirler veya soramazlar?
Bu teolojik değil, etik bir argüman. Teoloji, kulların böyle bir hakkı olmadığını söylüyor, yani Tanrı’yı insanlardan salt-üstün tutuyor. Etik, kimseyi kimseden üstün saymıyor.
Tetikçi, arada kızıp Şeytan’ı da öldürüyor. Cehennemdeki tahtı boş bulan Hitler, fırsattan istifade, cehennem krallığının başına geçiyor.
Öykünün burası parodi ama insan davranışı için de, uygur bir örnek:
Bazıları, cennette kul olmaktansa, cehennemde kral olmayı yeğler. İnsan sonuçta: Baş ol da, soğan başı ol, hesabı.
Doğu dinlerinde zaman döngüsel ama Batı dinlerinde zaman tersinmez ve tek yönlü. Yani, Batı dinlerinde işin geri dönüşü yok ve kıyamet sonul bir durum.
Vaiz’deki gibi bir öykü olsa, onun da gidişi olmayacak yani. Herşey, çığırından çıktığı gibi sürüp gidecek. Bu da, teolojinin de, etiğin de absürdleştiği bir nokta.
Diğer bir deyişle, mantık ve hermenötik / yorumbilim açısından bakarsak:
Teolojinin ve etiğin kuralları koyutsal: İster değiştirilir kabul edilsin, ister edilmesin, bu böyle.
Ayrıca o koyutsallıklar, yazılı kayıtlardan izlediğimiz kadarıyla, 2 bin yıl içinde epeyi değişitirilmiş, insan eliyle yani.
Dolayısıyla insanlar, en başından beridir insan eliyle konulmuş kuralları, Tanrı sözü diye benimsemiş. Bugün, İsa’dan kalan 1-2 emir var yalnızca, tokadı yiyince, öbür yanağını çevir, gibi. O da, kendi yazısıyla değil, vakıa aynı, rivayet muhtelif olarak. Kulaktan kulağa aktarılmış olarak.
O nedenle, kazara İncil’ler yok olsa ve on bin yıl sonraya geriye Vaiz çizgiromanının tek bir kopyası kalsa, o kitap pekala kutsal itap sayılabilecek.
Sonuç:
İnsanları Tanrı korkusu bile; günah, suç, ayıp işlemekten kurtaramadı.
İnsanları bunları yapmaktan kıyametin bile alıkoyabileceği kuşkulu.
Vaiz’deki argümantasyonlar buna varıyor.
Üstelik, ‘Amerikan Tanrıları’nda da, ‘Superman: Tanrılar Aramızda’da aynı tematik var.
Buna ancak 2 bin yılda intikal edilebilmesi ilginç. Söylenmeye cesaret edilebilmesi, de denebilir.
(29 Ağustos 2018)

Hiç yorum yok: