Cumartesi, Ağustos 18, 2018

Yalnızlık Notları


Yalnızlık sayılabilecek şey, sıradan insanların toplumsallığı kölelik durumuna getirdikten sonra, tek başına bir evde 50 yıl uyumadıktan sonra, yaşlılık nedeniyle sap gibi ortada kaldığında karşılaştığı durum değildir.
Yalnızlık, toplama kampı deneyimini yaşayan Primo Levi’nin ‘Şimdi Değilse, Ne Zaman? kitabını okuyacak ve ‘İnsanın Anlam Arayışı’nı yazmış Viktor Frankl’ın anlayamayacak olmasıdır ve tersi de. Buna ‘Büyük Yolculuk’u yazmış olan Jorge Semprun’u da ekleyebiliriz. O zaman ikili tanımlar 12-tane’leşir.
Yani, benzerlerin uyuşmazlığıdır.
Artı:
Frankl, toplama kampı psikolojisini de (ilk 7 sırada belki dördüncü sırada biri olabilir ama en fazla o), müslümanlaşmayı da eksik ve yanlış anlamıştır. Çünkü, o soykırımı yalnızca Museviler’e özgü sanmaktadır. O nedenle de, İsrail’in Filistinliler’e yaptığını algılayamamıştır bile.
Yalnızlık, tüm bunları anlamak, anlatmak ama kimsenin anlamamasıdır.
Yani, Eco’nun ‘Gülün Adı’nda dediğince:
Herkesi anlayan birini hiç kimse anlayamaz.
Yani:
İnsana ilişkin hiçbir şey bana yabancı değildir, tezi, bir yalan dolandan başka bir şey değildir.
Buna karşki panzehir tezimiz de şu.
İster bilimciler, ister ortalama bir okur, bu türden en mutlak yalnızca yazarları okur, listeler, derler, ayıklar ve özetler. Karşılaştırır ve karşıtlaştırır. Çıkabiliyorsa, ortaya bir global yalnızlık haritası çıkar.
İşte, eğer yalnızlık aşılabilecek bir şeyse, o haritayı kullanarak, diğer yalnızlara ulaşarak aşılabilecektir.
Biz, bunu okuyarak yaptık.
(16 Ağustos 2018)

Hiç yorum yok: