Salı, Ağustos 14, 2018

Garanti Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Erbil Negasyonu: Kriz Olağandır


Kendisi şöyle demiş:
"İş bu dalgalanmanın geldiği noktada, insan ister istemez başka etkileri de arıyor. Dünya’daki global düzende bir takım taşlar yerinden oynuyor. İş yapış şekillerinde ciddi değişiklikler oluyor. Bize söylenen kitabın yazdığı aklın gösterdiği şeyler belli. Bir ülkeyle ilgili yatırım yaparken ilk bakacağınız şey, o ülkenin mali durumu. Bizim ülkemizin borcu nedir? Bu çok çok önemli. Kamunun borcu, belli kriterlerin çok altında, yüzde 30'un altında. Bu çok düşük oran. İkincisi bütçe açığı. Büyüyoruz. Son zamanlarda ciddi anlamda savunma harcamamız var. Bunlara rağmen Türkiye, kamu bütçesi açığı anlamında geçen sene yüzde 1,5 ile bitirdi. Bunlar kabul edilebilir olan rakamların çok çok altında. İkincisi bankacılık. Türkiye'nin bankacılığı çok çok değişti. Çok güçlü bir sektörümüz var. Kârlılığımız iyi. Bankacılıkla ilgili de bir sıkıntı yok."
Oysa, ekonominin realiteleri şunlar:
Türkiye’nin, yatırım veya nakit olarak, özel şirket veya devlet olarak, dışarıya 1 trilyon dolar borcu var.
Türkiye, dalgalı kurda. Bu, dolar 100 lira da olabilir demek. Sınır yok demek: Alt sınır da, üst sınır da. Arz-talep dengesi bunu belirler.
Her meta gibi, doların da arz-talep eğrisi olur. Arz-talep eğrisi kayabilir de, oynayabilir de. Buna da, dolardaki arz ve talep değişimleri neden olur.
Türkiye’nin dolar arzları hangileri?:
Merkez Bankası’nın 25 milyar doları. Bankalardaki döviz tevdiat hesapları. Kişisel birikimler. Turizm gelirleri.
Türkiye’deki dolar talepleri neler?
Dolarla borcu olanlar ki bu da 1 trilyon dolar işte.
Yani en basit ve kaba biçimde söylersek, 25 milyar dolarlık arza 50 milyar dolarlık talep gelirse, doların fiyatının üst sınırı olamayabilir.
O zaman ne olur?:
Piyasa çöker.
1 trilyon dolarlık yatırımı kaptırmak istemeyen yabancılar da piyasayı yavaş yavaş boğuyorlar işte. Hem alırken, hem de satarken kazanıyorlar, çünkü onlarda trilyonlarca dolar fazla para var.
Erbil bunları bilmiyor mu?
Ya gerçekten bilmiyor, ya da dezenformasyon yapıyor.
Biz, ikinci şık diyoruz, çünkü bir banka genel müdürü ‘Econ 101’ müfredatının bilgilerine her zaman sahiptir.
Gelelim açıkça dezenformasyon bölümüne:
Türkiye’de bankacılık, hiçbir zaman yapısal reformlara falan gitmedi, kendi yapmadı, devlet de yaptırmadı.
Artı bazı bankalar, şu an ellerindeki mevduatların 1,5 katı kadar dışarıya döviz borçlanmış durumda. Onları liraya çevirip, yılda % 35’le kredi veriyorlar. Lira, böyle çok düşünce de kayıpları, o kredi faizlerinin üzerine çıkıyor, çünkü dolar, 5 liradan 7 liraya çıkınca, % 40 değer kaybetti. O zaman da batıyorlar. Daha önceleri, bilmem kaç kez olduğunca.
Bu, öngörülemez bir şey miydi?
Kesilikle öngörülen bir şeydi ve uzmanlar tarafından böyle olacağı belirtilmişti de.
Dünya için de belirtiliyor ve Dünya da benzeri kriz yaşayacak.
Yani:
İnsanları 2 yıllık gelecek gelirleri kadar borçlandırırsan, 1929 tipi krizler olur, oldu da, oluyor da, olacak da.
İnsanlar da, tarihten hiç öğrenmemekte ısrar ettiler, ediyorlar, edecekler.
Haa, diyelim bir açık oturumda, bunlar Erbil’e söylense ne olur?
İnkar eder:
Herkesin gerçekleri inkar ettiği gibi…
Ama gerçekler işledi, işliyor ve işleyecek.
Tarih yavaş işler ama o nedenle bir noktadan sonra tersinmez.
Krizde, ilk önce Türkiye tersinmezlik noktasını geçti, şimdi sıra diğer G-20 ülkelerinde…
Ne mi olacak?:
AKP’nin 10 dolar milyarderi batacak.
16 yıldır sosyal marketten beleşe yaşayan 20 milyonun musluğu kapandı bile. Onlar isyan edecek. AKP çökecek.
En son ne mi olacak?:
1929 Krizi nasıl geçtiyse, bu da geçecek.
Herkes yaşananları unutacak.
Bazı insanlar içinse, kriz varmış yokmuş hiç değişmeyecek:
Son 3 yılda yurtdışına giden 250 bin Türk için olacağı gibi.
Bazı alt-orta sınıf 10 milyon kişi için olacağı gibi. (Bu, alt-orta sınıf daha büyük ve bazıları için kriz etkili olacak demek.)
(14 Ağustos 2018)

1 yorum:

Mahmut dedi ki...

Garanti bankası sms ile kredi mi arıyorsunuz? Tıklayın: garanti bankası sms ile kredi