Kendisi
şöyle bir şey yazmış:
"Aklı
bilmem neresinde olmanın yüceltici yanı yoksa, küçültücü yanı da olmamalı. Bir
olgu bu. Beğenilmek gerekmez. Ama aklı bilmem neresinde olduğu hâlde kendini
yadsıyan, başkasını da böyle olduğundan ötürü kınayan, en azından yalancıdır.
Aklı bilmem neresinde olmayana zaten sözümüz yok. Onların da bize sözü olmaması
daha yerinde bir iş gibime gelir." (Bilge Karasu, "Özel Günlük"
- Öteki Metinler, s. 92. Yayıma Hazırlayan: Füsun Akatlı)
Ben de
buna karşılık şöyle bir şey yazdım:
“Aklıma
hemen, Leyla Erbil'in 'Kalan'ındaki '2 Sosyalist Erkek Eleştirmen'i geldi. Bir
de, Sevgi Soysal'ın erkeklerine ihanetleri. Erbil de, 3 erkek yazarı şeyiyle
birbirine tokuşturmuştur. Karasu, frijidler safındaymış gibi yazmış.”
‘Türk Edebiyatı’nda
(eşcinsel olmayan) frijid erkek yazarlar’ konusu ilginç bir konu. Çünkü,
yazınımızda yazar-yazar-eleştirmen ilişkileri epeyi laçka gidegelmiş ve bunun
kaydı da açıkça tutulmamış, konu hasıralatı edilmiş. Ancak, her konuda olduğu
üzere sözlü dedikodu kültürü 90 yl önce olup bitmiş (eğer öyleyse tabii)
olayların bile, günümüzde hala konuşuluyor olmasını sağlamış.
Karasu
ise bu konuda, Haldun Taner’in arada mesafe bırakan kibarlığının yerine,
mesafeli, titiz, hassas bir erkeklik / ketumluk benimsemiş gibi görünüyor.
Burada
bir sorun var:
‘lağım’a
‘lağım’ demek ayrı, herşeye ‘lağım’ demek ayrı. İkincisi biraz farklı bizce ve
Karasu da bu grupta gibi. Durumu lağım bulmuş ama tam da tümüyle kendini
yalıtamamış durumdan gibi.
(2 Ağustos 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder