Pazar, Ağustos 26, 2018

Sorgulama: Korkut Boratav: Sol çevreler kriz ortamında politika alternatifleri önermekten dahi uzak durmalı


İnsanlar nedense ‘felaket’ yerine, ‘kriz’ demekte ısrarcı. İngilice’de bile böyle. Oysa makro ekonomik bir kriz bir felaket demektir. ‘Felaket’ sözcüğü, hızlı ve büyük kayıp yaratan her olay için kullanılabilir. Bu durumda kriz, felaketten daha küçük bir şey olmakta.
Türkiye’nin şu anda bir krizde veya bir felakette olduğu kesin.
Ancak, bu duruma karşıki insan tepkileri farklı arklı. Boratav’ınki şu:
“Bence, sol çevreler kriz ortamında politika alternatifleri önermekten dahi uzak durmalı; sadece ve sadece AKP’nin ağır sorumluluğunu teşhir etmekle yetinmelidir.”
Bizce, başkasının teşhirenie gerek yok, AKP kendi kendini yeterinci teşhir ediyor zaten.
Boratav’ın tezi, tarihsel perspektifle bakışla 2 anlama gelebilir:
Bir: Düşmanınızı kurtarmayın veya ona kurtulması için çözüm önermeyin.
İki: Lümpen proleteryanın kaybedecek zincirleri bile kalmamalı.
Bakalım öyle miymiş ve nelermiş?
“AKP’nin sorumluluk sicili açıktır: Kemal Derviş’in 2001 programına, serbest sermaye hareketlerine, merkez bankası bağımsızlığına, sıcak para girişine, IMF patentli neoliberal reçeteye teslimiyetten oluşur. 13 yıl boyunca istisnasız bir teslimiyetten söz ediyorum.”
Dakka bir, gol bir: Boratav kendi kalesine gol atmış:
2001 Krizi ertesindeki sıkı para politikası ile 2007 Krizi ertesindeki global parasal kolaylaştırma (monetary easying), birbirine tam tkarşıt şeyler.
2002-2015 arasında, 1. Dünyü (hem ABD, hem AB), ellerindeki fazla ve kendi ekonomilerine kullanamadıkları paraları 3. ve 4. Dünya ülkelerine pompaladılar, yani 1’er trilyon doları piyasalara verdiler. Şimdi o paraları geri alıyorlar. Sıkışan yalnızca Türkiye değil, tüm G-20 ülkeleri. Geri kalan için ise, durum hep aynıydı ve aynı kalacak.
Yani, AB ve ABD merkez bankaları parasal iyi polisler oldu, IMF ve Dünya Bankası da daima kötü polisi oynadı, yani parasal sıkı denetimi savundu.
Para geri dönüşü 2015’te başlatıldı, 2018’de havuzun suyu bitti. 3. ve 4. Dünya ülkeleri hala tasarrua geçemedikleri için, harcayacak para bulamıyorlad, krizin nedeni bu: Havuzdan çıkan şu, havuza giren sudan çok.
Devam:
“Değerli arkadaşlarımız dahi bu gündeme mahkûm oluyorlar; örneğin “AKP’nin anti-emperyalist olmadığını” açıklama çabalarına savruluyorlar.2
Aç-parantez Özal-1983, kapa-parantez Erdoğan-2013, son 35 yıl için zaten emperyalist birer proje idi. Bunu kapitalistler tartışmıyorlar ki solcular tartışsınlar.
“Bu tür tartışmalar, iktidarın değişmesini fiilen imkânsız kılmış olan faşizmin lütuf düzeni içinde abestir.”
Tarihi de mi unuttun Boratav?
Hitler de, Mussolini de, fiilen gittiler, fikren değil.
Özetlersek:
Boratav, atmadığı taşla kuş vurmuşa benziyor.
O zaman biz soralım:
Düşmanımızı kurtarmayalım mı ve lümpen proleterya zincirlerini kemirsin mi?
(24 Ağustos 2018)

Hiç yorum yok: