Bu
olasılığı 6 aydır düşünmekteyim.
Trump’ın
kellesini isteyenlerin bu şıkkı düşünememelerini de beklemiyorum.
Bu
durumda, bu şıkkı isteyenler ağır krize oynuyorlar demektir.
Evet, en
ağır krizlerde bile birileri kazanır, kazanabilir yani, eğer pozisyon olmaşısa,
alabilmişse.
Trump,
2016’da seçildiğinde, 1980 neo-liberalizmi 35 yılını bitirmişti. Bu da, serbest
ticaret kisvesi altında, ABD’nin global-ulullararası keneliği demek idi.
Bundan
kazananlar oldu, evet. Kaybedenler de oldu ama. Çünkü 1980 öncesinde Abd bir
Dünya markası idi, artık değil. O günleri özleyenler ve o günlerin geri
dönmesini isteyenler var yani.
Trump
şöyle demiş:
“ABD
Başkanı Donald Trump, azil sürecine ilişkin tartışmalar hakkında konuştu.
Trump, "Herhangi bir zamanda azledilirsem bence piyasa (ABD ekonomisi)
çöker. Herkes yoksullaşır ve olamayacağını düşündüğünüz rakamlar
görürsünüz" iddiasında bulundu.”
İyi de,
Trump geldi ve Obama’nın herkese sağlık sigortasını sildi ve 50 milyon kişi
kafaüstü çakıldı. Bırak yemek bulmayı, hastalanınca hastaneye bile giremedi.
Yani, fakirler zaten yine ve hep kaybetti.
Zenginlere
gelince:
Son
model kapitalizmin tuhaf bir kuralı var:
Dolar
milyarderi listesi, her 5 yılda 1, üçte bir yenileniyor. Artı; 1 nolar 1
noluklarında en çok 5 yıl kalabiliyorlar, örneğin Iphone-Apple gibi. Telefat
bol yani.
Oysa,
aristokrasiden alınmış bir gelenekle, kapitalizmin başında, burjuvazi de
oturmuş bir sınıftı. 1750-1950 arasında, 50-100 yıl süren aileler ve şirketler
hegemonlukları vardı.
Sonra,
kapitalist olgiarşik odaklar da kendi içlerinde semirip bolarınca, iç savaşa
yöneldiler. Bu duruma gelindi. Zamanında bizde de Özal, Koç-Sabancı kartelinin
karşısına, Toprak, vd aileleri dikivermişti. Sonra, Koç-Sabancı
hegemonluğundaki Tüsiad gitti, Müsiad geldi; Müsiad gitti, Tümsiad geldi.
Bakın,
burada adlar ve onların ekonomik güçleri belli.
Trump’ın
destekçileri için de böyle bizce. Yalnızca biz onu bilmiyoruz, çünkü medya
onları açımlamıyor. Ekonomik güçlerini bilseydik, Trump’ı ne kadar
koruyabileceklerini de tahmin edebilirdik.
Ancak,
bayka uzun dönemli bir gerçek var:
ABD
hegemonluğu yanlısı yazar Friedman, en geç 2028 başkanlık seçimi zamanı,
ABD’nin bir kriz yaşayacağını, çünkü uzun dönemde belli bir siklus dolanımı olduğunu saptamıştı
‘Gelecek 100 Yıl’ kitabında. Trump, bunu 2024’e çekti yalnızca, 2020’de seçilse
de, seçilemese de. Tarihte de böyle göreli kısa dönemli ileri ve geri
salınımlar hep olagelmiş.
Zamanında,
Clinton’un da başına çorap ördüler ama 2001 ertesiki CIA kökenli babalı Bush
aile hegemonyasının, ABD’yi pek hayırlı yerlere taşımadığı da bir gerçek. Bugünün ABD’sinin batağını onlar hazırladı.
Trump, o yönde veya bu yönde pek bir şey yapamaz artık, kimse yapamaz.
ABD,
bunu ilk kez yaşamyor olacak: 1929 Krizi de vardı. Ancak o zaman, henüz Dünya
bitirlmemişti.
2010’dan
beridir artık su yok, gıda yok, enerji yok. Nüfus çok. Global salgın kapıda.
Çevresel açıdan felaket ise, eğer gelir ise, ısınma ile değil, Yeni Buzul Çağı
ile gelecek, donacağız yani.
O
nedenle 2020 itibarıyla, 2100’e kadar 21 Yüzyıl artık fiilen bitti, 0’a 0, elde
var 0 gözüyle bakabiliriz.
Yani:
2100’de
de 10 milyar nüfus, 2018 hesabıyla yıllık adam başı 5 bin dolar harcanabilir
gelir olacak. Büyükkentler 10-30 milyondan 1-3 milyona düşecek. Et tüketimi
aynı. Eğitim ve sağlık aşağı.
Den den
de den den…
(23 Ağustos 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder