Şu
momentteki durumu, herkes kendine göre yorumluyor. Yine de, herkesin ağzında ‘3.
Dünya Savaşı’ deyimi var, medya viralitesi olarak.
Öyle mi
acaba?
Tarihe
bir bakalım:
2 dünya
savaşı, 2 dünya devrimi demek oldu.
Her 2
savaşın çıkaranı da, yenileni de, Almanya oldu ama o bugün hala bir Dünya gücü.
(Tarihte bunu yapabilmiş başka bir ülke yok.)
Her 2
dünya savaşında da Çin yoktu ortada. O, 2. Dünya Savaş ertesindeki ikinci dünya
devrimi ile tarih sahnesine girdi yeniden, yüzlerce yıl aradan sonra. 1971-Nixon
hatası ile de bir dev atılım yaptı.
En az 50 yıl erken olarak. Şu anda Çin de var artık global güç olarak.
2 dünya savaşı
da AB’nin iç savaşıydı ve AB’yi daha kurulmadan bitirdi. Son 50 yıllık AB
tarihçesi de bunu kanıtladı ve açımladı zaten: Başlamadan bitmiş bir birlik
hayali veya ölü doğmuş bir çocuk.
Şu
andaki 3. Dünya Savaşçıkları ise (3. Dünya Savaşı değil), AB’yi içermiyor, Papa’yı içeriyor. Ortodoksları ve Protestanlar’ı
da değil. Haçlı Seferi’nin adını koyan, ‘neo-con’ oğul-Bush idi. O protestan
görünebilir ama katolik savaşını ve yöntmlerini kullanıyor ve Haçlı Seferi
diyen de o.
Not: Bu
ikilem, Weber üzerinden konulan yanlış-söylemli
protestan ahlakı söylemini de değilliyor ayrıca.
3. Dünya
Savaşçıkları açılımı, 2 grupla 1.-2 Dünya, 2 grupla 3.-4. Dünya ve sonrakiler
olarak gidiyor. Giderek küçülen ama
sayıları limit sonsuza giden ama toplamları (kapsamları) sonlu / sınırlı bir
dizi bu.
Dolayısıyla,
tarihin ilk gerçek Dünya Savaşı bu olacak, eğer olursa:
200
ülkenin pek pek 20’si dışarıda kalabilir bu kaosta. Nüfus ve alan olarak ise,
belki %o 1 ederler ancak. Oysa, 2. Dünya Savaşı’nda Hindistan, Afrika ve Amerikalar
hesapdışıydı toptan, % 50 nüfus ediyor.
Burada
sorun, tarihteki çığ, zemberek ve
hacıyatmaz etkilerinden, en çok zemberek durumunun gözlenecek olması. Yani
şu anki çekişmeler, yüzyıllarca aktarılarak ve dönüştürülerek sürdürülecek.
Ayrıca:
İnsanlığın
sonu bu değil. Asıl tehlike olarak ise, ilk de değil.
1945’teki
2 atom bombası, Hiroşima ve Nagazaki,
simgesel olarak, insan türünü bitirdi.
Artı:
1957’deki Sputnik uzaya gidişi, insanın Homo
Posterus yolunu açtı.
Bu
çizgi, hala aynen baki:
10-15
ülkede nükleer silah var. 10-15 ülkeden astronot / kozmonot / taykonot uzaya
gitti.
Bu
durumda:
Okumayı,
‘Homo Posterus x Homo Sapiens’ olarak / üzerinden yaparsak, nükleer bombacıklar patlayacak o kesin
ama onlar bile, insan türünün sonunu en azından şimdilik getiremez ama insan
sonrası yolda, giderek daha çok adım atılmış olacak. Bu savaşçıklarla da, bu savaşçıklarsız da.
1.-2
Dünya kırmaları, yine öyle kalacak. Gerileyebilirler ama üstte kalırlar yine de.
Aradaki fark çok büyük çünkü. Kolay kolay kapanmaz. Herkes de Çin değil.
3.-4.
Dünya kırmaları ise, kendilerini dibe yollayabilirler. Arap-Müslümanlar yaptı
bile bunu çoktan. Pakistan ve Müslüman Hindistan da yapabilir pekala. Endonezya
yapmaz, daha doğrusu yapamaz. Yapacak durumda değil çünkü.
Ancak, tektonik
mecazında anakaralar ve takımadalar durumu gelgitlerine bakarsak, bu dönemki ‘tarihte giderek artan devlet sayıları’
nedeniyle, takımadalar dönemi olacak, demek olur.
Bu da, merkeziliğin dağılması nedeniyle;
bilimin, sanatın, düşünün tarihsel idrar
molası alması demek. 100 yıldır da, bilimsel bir kuramsal / paradigmatik / epistemik gerileme / ilerlememe sözkonusuydu.
İkisi birleşince, kültür durdu,
denebilir.
Gerisi
ise, ‘tarih tekerrürden ibarettir’den ibaret görünüyor şimdilik.
Yani,
yeni ve farklı hiçbirşey yok, savaş kuramı açısından, bu yeni Dünya
savaşçıklarında.
Tarih
ise, bitmeden ve kendi içinde yoğrularak tarih-ötesi oldu / oluyor gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder