Daha çok
beyaz kuvvet safındaki arkadaş şöyle demiş.
“Emniyet’in,
askerin, MİT’in “haber elemanı” bulunur. Bunlar, terör örgütünün militanı gibi
hareket eder, örgüt içinden aldığı bilgileri bağlı olduğu birime bilgi aktarır.
Haber elemanları “çift taraflı” çalışır. Örgüt içindeki bilgileri aktaran kişi,
deşifre olmamak için teröristlerle birlikte çatışmalara girdiğinde, askere,
polise ateş eder. Bugün, Güneydoğu’da “haber elemanlığı” da farklı bir boyut
kazanmış. “Haber elemanları” devletin yanında gözüküp para alırken, örgüt
içinden bilgi getirmekten çok, örgüte bilgi aktardığı değerlendiriliyor. Yani,
bir çok köy korucusu, aşiret lideri gibi onlar da saf değiştirmiş durumda.”
2 elle
çalışmak budur.
Kendisine servis edilen önemli
bir haberi basan gazetecinin
durumu da budur.
Sonuçta
o haber ona, birilerini canı yansın diye servis edilmiştir. Bu, Uğur Mumcu için
de böyleydi, Saygı Öztürk için de böyle.
Reagan’ı
seçtiren film kabul edilen ‘Ateş Altında’ya baktığınızda, gerçeklerin sürekli
yer değiştridiği görülür. Keza, ‘Akbabanın Üçü Günü’nde.
Onun
için medyaya ‘beşinci ordu / kol’ (arm) denilmiştir.
Burada
bireysel seçimler de vardır.
İzlediğimiz
kadarıyla, ölüdürülen Abdi İpekçi dışında, Uğur Mumcu dahil tüm gazeteciler,
maddi veya manevi çıkar karşılığında saf tutlura ve değiştirdiler.
Bir
gazeteci bunu yapınca, bir muhbire diyecek sözü pek kalmıyor.
Çetin
Altan’ın bir sözü var:
‘Bir
kereden sonrası kolay.’ (‘İlk’ demedi, ‘bir kere’ dedi, en azından yazılı olan
oydu. Bunu dediğinde de, 5. kez falan gazete değiştirmişti: 1985 Güneş-Sabah
durumu.)
Putlaştırılmış
ama 10 kez de gazete değiştirmiş, 70 yıl köşe yazarlığı yapmış birinden söz
ediyoruz burada.
Saygı
Öztürk’ün yolu daha epeyi uzun yani...
Kendisinin
de 1-2 fındıkkıranlığı vardır zaten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder