Bu Ara
Güler’in tezidir:
“Fotoğraf
kendisini yazısız anlatır ve anlatmalıdır da.”
Tabii ki
Güler’in epeyi tezi gibi, bu da geçersizdir.
Güler, 2
milyondan çok kare çektiğini kendisi dilegetirmiştir. Bunların bir bölümü
portredir. Güler 60 yıldır fotoğraf çekmektedir. Kendisi acaba, kendisinin
çekmiş olduğu herhangi bir portredeki kişinin kim olduğunu hemen söyleyebilir
mi?
Bizcesi
hayır.
Zaten
Güler, diğer birçok hatasının yanında, ek bir hata olarak, kendi fotoğraflarını
doğru dürüst arşivlemediğini de kendi ağzıyla dilgetirmiştir zamanında.
Konuya
dveam edelim.
İnsanlar
kendi fotoğraflarını kendileri arşivlerler veya altyazılarlar mı?
Hayır.
Sıradan
insan fotoğrafları koleksiyoneri olarak, fotoğrafların % 95’inin hiçbir yazısal
açıklama içermediğini rahatça belirtebilirim.
Eskiden
fotoğraf pahalı bir nesne olduğu için, insanlar sevdiklerini fotoğraf hediye
ederlerdi. Akraba akrabaya, arkadaş arkadaşa. Dolayısıyla Türkiye’de, aslında
şu ya bu biçimde tarihe geçmiş birçok kişinin çocukluk ve gençlik fotoğrafı,
açıklamasız olarak, kitapçı raflarında dolanıp duruyor.
İlginçtir
ama bunun avını yapan koleksiyoner yok.
Yine
dolayısıyla, hiç olmazsa 1950 sonrasındaki fotoğraflar, eğer aileler tarafından
altyazılansaydı, bugün birçok ünlünün görsel arşivi elimizde olurdu.
Bu bir
zorunluluk yani. Bunun yapmama lüksümüz yok yani.
(27 Mart 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder