Pazartesi, Mart 28, 2016

Suçun Yazarları: Metin Kaçan ve Mehmet Kartal

İkisi de suçu yazdı.
İkisiyle de yüzyüze gelme fırsatım oldu. Kaçan ile sohbet imkanım da oldu.
İkisinin de erken ölceğini düşünmüştüm ama bu kadar erken değil.
İkisi de suçu yazdı ama doğrulayarak, akılcılaştırarak, güzelleştirerek.
Alaturka çizgi, bu konuda alafranga çizginin dışında kaldı yani.
Burroughs rahat bir burjuva yaşamı sürerken, tümüyle sıkıntıdan uyuşturucunun dibine vurmasını, hiç bunları yapmadan anlatır.
Bukowski de bunu alkol için yapar.
Burroughs ve Bukowski, yalnızca bir kez karşılaşırlar ve birbirlerine yalnızca uzaktan bakarlar.
Kaçan ve Kartal, birden çok kez karşılaşırlar, hatta bir filmde birlikte çalışırlar: Kaçan’ın romanından uyarlanan ‘Ağır Roman’da.
Kaçan, sınıf atlamaya çabaladı. Atladı da. Sonra, bunun yan etkisiyle yeniden sınıf düştü.
Kartal, sınıf atlamaya çabalamadı ama film çekerken lüksü gördü, bumu kendi anlatır.
Bu durum her ikisinde de, çok sıcak cama dökülen soğuk su etkisi yapmış ve lümpen yaşama karşı dayanıklılıklarını azaltarak, onları parçalamıştır.
Ancak, her ikisi de günce tutmadığı için, bunu yazıdan izleyemiyoruz. Birkaç gazete haberinden izleyebildik yalnızca.
İkisi de naturalist üslupta yazmış sayılmaz.
Bu açıdan alaturkalık, yine alafrangalıktan ayrılıyor. Burroughs da, Bukowski de, oldukça naturalist üsluplarla yazdı.
Zaten bu metin, o süslülük için yazıldı.
Suçu süslemek ayıp bence.
Kartal hakkında övücü / güzelleyici ve suçu süsleyici bir metin okudum, linkini vermeyeceğim. Bu metin zihnime battı.
Kılavuzu karga olanın durumu geldi aklıma.
Ben de oturup, o kılavuzun ters yönünü imledim yalnızca.
Kültürel kubura ve kabire gitmeyelim diye. Ölmüş 1. Cumhuriyet’in ardından ve çok geç olarak...

(27Mart 2016)

Hiç yorum yok: