İkisi de
suçu yazdı.
İkisiyle
de yüzyüze gelme fırsatım oldu. Kaçan ile sohbet imkanım da oldu.
İkisinin
de erken ölceğini düşünmüştüm ama bu kadar erken değil.
İkisi de
suçu yazdı ama doğrulayarak, akılcılaştırarak, güzelleştirerek.
Alaturka
çizgi, bu konuda alafranga çizginin dışında kaldı yani.
Burroughs
rahat bir burjuva yaşamı sürerken, tümüyle sıkıntıdan uyuşturucunun dibine
vurmasını, hiç bunları yapmadan anlatır.
Bukowski
de bunu alkol için yapar.
Burroughs
ve Bukowski, yalnızca bir kez karşılaşırlar ve birbirlerine yalnızca uzaktan
bakarlar.
Kaçan ve
Kartal, birden çok kez karşılaşırlar, hatta bir filmde birlikte çalışırlar:
Kaçan’ın romanından uyarlanan ‘Ağır Roman’da.
Kaçan,
sınıf atlamaya çabaladı. Atladı da. Sonra, bunun yan etkisiyle yeniden sınıf
düştü.
Kartal,
sınıf atlamaya çabalamadı ama film çekerken lüksü gördü, bumu kendi anlatır.
Bu durum
her ikisinde de, çok sıcak cama dökülen
soğuk su etkisi yapmış ve lümpen yaşama karşı dayanıklılıklarını azaltarak,
onları parçalamıştır.
Ancak,
her ikisi de günce tutmadığı için, bunu yazıdan izleyemiyoruz. Birkaç gazete
haberinden izleyebildik yalnızca.
İkisi de
naturalist üslupta yazmış sayılmaz.
Bu
açıdan alaturkalık, yine alafrangalıktan ayrılıyor. Burroughs da, Bukowski de,
oldukça naturalist üsluplarla yazdı.
Zaten bu
metin, o süslülük için yazıldı.
Suçu
süslemek ayıp bence.
Kartal
hakkında övücü / güzelleyici ve suçu süsleyici bir metin okudum, linkini
vermeyeceğim. Bu metin zihnime battı.
Kılavuzu
karga olanın durumu geldi aklıma.
Ben de
oturup, o kılavuzun ters yönünü imledim yalnızca.
Kültürel
kubura ve kabire gitmeyelim diye. Ölmüş 1. Cumhuriyet’in ardından ve çok geç
olarak...
(27Mart 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder