Çok değil,
birkaç gün önce PKK’nin yeniden Almanya’ya yönelik saldırılarda
bulunabileceğine ilişkin bir metin yazdık. Oldu bile:
“Almanya'nın
Aschaffenburg kentinde ‘Hep birlikte teröre karşı’ adlı yürüyüş için toplanan
gruba, bir grup PKK sempatizanın saldırması ve Avrupalı Türk Demokratlar
Birliği UETD’nin bir subesine molotof kokteyli atılması Türkiye’de tırmanan
gerginliğin Almanya'ya yansıyabileceği yorumlarına neden oldu.”
Bunun
nedeni belli:
PKK, TC’de
sıkışıyor. AB’nin ona desteği düşüyor. AB terörden korkmayı az da olsa henüz, öğrendi
çünkü. Bu 3 gerçek, bu sonucu sağladı.
Yine de,
zamanlar değişti.
PKK
miliyetçi ama sosyalist eğilimli gibi görünüyordu. Şu an ise, İslamcı gibi görünüyor.
(Ama yalnızca ‘gibi’.) IŞİD ise, reel-İslamcı olarak çok tehlikeli.
PKK,
IŞİD gibi algılanma riskini göremiyor ama bu da, yakın gelecekte IŞİD-PKK
işbirliğini sağlayabiliyor.
Bakın,
nereden nereye?
Burada,
Almanya’nın vurulurken göstereceği doğrudan-dolaylı, aktif-pasif, sağ-sol (CDU
x SDP) tepkiler önemli. Onun da intikali uzun sürer.
Ek
tahmin: Kürtler dahil, Almanya’daki TC vatandaşları, bundan böyle IŞİD’e
PKK’den daha çok sempati duyacaklar. % 25’lik bir genel TC antipatisi
olanlardan söz ediyoruz.
Gelecekbilimsel
açılım:
Son 7
aydır, ilk kez hem teori, hem de pratik açısından birliktelikle, bir
savaş-terör izleğini, yorumlarıyla ve tahminleriyle, birebir ve adım adım
olarak izliyoruz.
Ek
olarak da, bunun ‘İstanbul’daki sokak-gündelik
yaşam kültürolojisi’ni de imliyoruz ve geriye not bırakıyoruz.
Bizcesi,
ikincisi de birinciler denli önemli. Savaşın
gidişini, ona katılanlar denli, ona katılmayanlar da yönlendiriyor çünkü.
Ahan da bu,
Sun Tzu’ya bir ‘Savaş Sanatı’ şerhi oldu işte.
(30 Mart 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder