Devletsizlik
denetimsizliğindeki artan talan eğilimi, inkar kültü ve sınıf atlama eğilimi
birleşince, ortaya neo-alaturka bir harp
zengini olma eğilimi vektörü çıktı gibi.
Henüz,
konturları belirginleşmiş ve formu kesinlik derecesinde oluşmuş denemez pek.
Limitine
yavaş yavaş varmakta olan bir tür Brown hareketi / titreşimi gibi. Aynı yöndeki
titreşim vektörcükleri toplanıyor gibi.
Bu, felaket
koşullarında daha önceki davranış örüntülerinde belirtilmeyen, kitlenin talan eğilimini de imliyor.
Talancıların oranı önemli değil, hasarı belli ama. Ancak, üst düzey felaket
talancıları, gerçekten istisna oranda gibi.
Bunun
için açıklama anekdot notlar:
150 bin
kişilik İzmit-Gölcük merkezinde, 1999 depreminde, askerce yasaklandığı halde,
talan yaparken yakalanıp kurşuna dizilip öldürülen insan sayısı 150 imiş
(birinci elden ve içeriden bilgi). 150 bin kişiyi, büyükkent için 1,5 milyon da
sayabiliriz belki ve o zaman oran onda bire daha iner.
Bunlar,
halkın moralini bozucu ama felaket fiziksel koşullarını daha kötüleştirici
olmayan ikilikte.
İnsanlar,
boşa yönelik şiddet ve intikam hissi kazandıkları için, onlar öldürülüyorlar.
Kitlenin felaket ertesiki direncini yok ediyorlar çünkü.
Bir de
şu var:
Yıkık
binaların demirini almak bir şey değil, bunun için Samsun’dan İzmit’e gitmek
berbat (bu da tv haberiydi).
Bir de
şu var:
1964
gibi, Dünya’da deprem koşullarında en
yüksek dayanışma gösteren kültür çıkmıştık. 1999’da ise dip vurmuştuk. Bu
ikisi arasındaki farkın tümünü, neo-liberalizme bağlamak zor. Kitlenin
teşneliği sözkonusu, sürü psikolojisi sözkonusu, genel yardımcıysa yardımca,
genel talancıysa talancı olmak gibilik sözkonusu. Ki bu da, davranış viral-yayılımı demek.
Nokta.
Es.
Bu
alanı, daha çok çok gözlemem ve notlamam gerek. Bu metin, yalnızca bir ipucu
oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder