Türk
basın tarihinde bazı yanlışlıklar ve bazı zirveler birarada oluyor.
1990
gibi, 2000’e Doğru ve Yeni Gündem haftalık haber dergilerinin zirve yapmasının
ardından, ilki gündelik gazete olmaya, ikincisi format değiştirmeye kalktı.
İkisi de kafastü çakıldı.
1996
gibi, Radikal Yeni Yüzyıl’ı batırmak üzere çıkınca ve ikisi de epeyi yüksek
tirajlar yakalayınca, gazeteler birden pazar gazetesi formatına geçmişti.
Milliyet Pazar günleri 50-60 sayfa falan çıkardı. Kılçıksız et olarak hem de.
Yeni
Yüzyıl, Yeni Binyıl üzerinden batıp, Radikal tek başına kalınca, başına
gelenler pişmiş tavuğun başına bile gelmedi.
İsmet
Berkan, Ali Bayramoğlu, Eyüp Can Sağlık gibi, gerçekten vasıfsız insanlar,
Radikal’i kifayetsiz ama muhteris durumlarına yönelik kullandılar. Hiçbiri de
orada gün yüzü göremedi.
Onlar da
ne yapsınlar? Radikal’i gümlettiler.
Yemediler,
yedirmediler yani.
Radikal,
ilkin matbu basımını, şimdi de sanal basımını bıraktı.
Radikal
matbu basımı bıraktığında, konu yeterince irdelenmiş. Eleştiri yapmayacağım,
çünkü bu kez sinirlerime hakim olamam, biliyorum. Olmadık söz ederim.
Radikal
hiç sol olmadı.
Beceremedik
değil, beceremedim.
Patronlara
değil, başkasına sorardık herhalde.
Basit
bir gerçek var:
Yazmak
bitmeyen bir kavgadır ve maratonda depar atılmaz.
Ya da:
Radikal
gider, marjinal gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder