Pazar, Mart 27, 2016

Fransa ve Türkiye Olmadı, Irak Oldu: Stadyum Terörü

IŞİD teselli mükafatlarına yönelmeye başladığına göre durumu zorda demektir:
“Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyindeki Babil kentindeki stadyumda futbol maçı sırasında düzenlenen intihar saldırısında 15 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı.”
Ancak bir şey daha demektir:
Nerede hata yaptıklarını anlamaya yönelimleri var.
Sonuçta, 11 Eylül’den 5 yıl önce, binayı olağan durumdaki gibi içeriden vurdular ama binanın iskeleti dışında / ekzoskeleton çıktı; onlar da, bu kez dışarıdan saldırdılar ve binaları yıktılar.
Sanırım, IŞİD’in en büyük eksiği de o:
Birilerinin dışarıda kalıp, veri tabanı toplaması gerekli. Çünkü, yapılan her hata devletlerin ortak veri tabanına giriyor ve rakipler daha hızlı öğreniyor.
IŞİD 3 yıllık, günümüz terörü 40+ yıllık.
Not: ‘Terör Çağı’ belgeselinde, günümüz terör tarihçesi, 1946’da ve Museviler’in Museviler’i şimdiki İsrail’de havaya uçurmasıyla başlatılır.
Bu stadyum terörü bir şey daha demektir:
Irak hükümeti, Irak’ta kontrolü hala elinde tutamamaktadır. 25 yıl sonra bile.
O nedenle:
Irak ordusunun Musul’a saldırdığını duyunca, ikna olmak zor.
Arapa Baharı’ın nen büyük 3 kurbanı olan Libya, Irak ve Suriye tarihe şunu bir kez kanıtladı:
Tarihsel düzenlerin nasıl iç dinamikleri varsa, tarihsel düzensizliklerin de iç dinamikleri vardır. ABD, çok büyük güçler kullanarak, oralara ölümü kalıcı olarak yerleştirdi.
Aynı şey, kontrolünde olduğunu sandığı Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt gibi ülkelere sıra gelince, sürüp gidecek.
Yani:
Çok değil 5 yıl sonra ABD, Ortadoğu’dan hetrol falan almayabilir ki zaten planının o olması olasılığı giderek artıyor.
Yani:
Araplar, petrolü bitince değil, petrolleri bitmeden, petrolleriyle birlikte, diri diri tarihe gömülüyorlar.
Çıkış şerhi:
Bunun herhangi bir işlevi olduğu kanısında değiliz. Bunun işgal ettiği toprağa tuz ekmekten farkı yok. O tuz eken hükümdarın sonuna, ABD başkanlarının bir bakmasında yarar var gibi.

(25 Mart 2016)

Hiç yorum yok: