Gerekli
Türkçe bilgi, şu linkte mevcut:
Saptamalar:
Son 20
yıllık bir olgu bizdeki. Dünya’da ise 40 yıllık.
4 örgüt
sözkonusu: El Kaide, IŞİD, PKK, DHKP-C:
3 islamcı, 1 marksist örgüt.
Toplam
ölümlerin üçte birini tek bir olay yapmış:
10.10.15.
Toplam
ölüm sayısı 339.
26
saldırının 17’sinde yalnızca saldırgan ölmüş. Bu da, yüksek başarısızlık oranı
demek.
Son
zamanlarda saldılıra, büyükkentlere odaklanmış.
Son
zamanlarda saldırılar sivillere odaklanmış. Bu, Dünya’da da yeni bir trend.
Zamansal
olarak, belli zamanlarra yoğunlaşma veya peşpeşelik sözkonusu.
2 + 2 =
4 gibi saldırısal düzenlilikler, Kasım 2003’ten başlayarak ortaya çıktı.
Bugüne
kadar dikkat edilmemiş. Bombalarda çift patlatıcı düzenek kullanılmış. Bu da,
40 yılı aşkın bir gelenek. Bu gelenek, canlı bomba dışında başlatıldı.
Canlı
bomba olayı, gayrımüslim Tamil gerillaları tarafından başlatılıp, daha çok
Müslümanlar’ın yeğlediği bir seçenek oldu.
Ölü
sayısı giderek artıyor ama medya geştaltı etkisi giderek azalıyor.
Yayın
yasağı, ilk kez ilk gün içinde ve 5 saatta kaldırıldı.
Buradan
çıkan tek bir sonuç var:
IŞİD’in
vardığı gibi, canlı bomba olayı da, etki tavanı sınırına geldi gelmek üzere.
Kişisel
gözlem:
19.03.16
olayında, 5 saatta normale dönüldü.
Kitle
giderek daha duyarsızlaşıyor. Bu, ‘neden ‘Je Suis Ankara’ değil?’ başlıklı,
internet sosyal medya olgusunda ortaya çıktı. Yanıt bariz:
“Ben
ancak komşuma üzülürüm, 5 bin kilometre ötedeki ülkeye değil.”
Çıkış:
Yetkililerin
söyleyemediğini ve eveleyip gevelediğini biz söyleyelim:
Canlı
bombayı durduramazsınız. Birini veya ikisini durdurursunuz ama hepsini
durduramazsınız. O nedenle, çoklu tasarlanıyorlar zaten.
Bir de,
4-5 ayrı grubun ‘joint-venture’ıdır canlı bomba olayı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder