Perşembe, Mart 31, 2016

Paul Kennedy, Shevek, Şefkat-Der, Evsiz, Proleter-Entellektüel

Kennedy, tarihin uzun süreli dönemselliklerine ilişkin eser veren biri. 1500-1990 arası Dünya’sının makro hegemonlarını incelemiş.
Sonra, G-7’li biri olmaktan utanıp, aşevlerinde yoksullara çorba dağıtmaya başlamış.
Shevek, bir roman kahramanı. Oto-anarşist. Bol tatlı bulunca, önce bolca yiyip, sonra vicdan yapıp, 2 kaptan fazla yemeyen biri.
Ben proleter-entellektüelim. TC’de az bulunur bir örneğim. İftar sofralarında ve aşevlerinde karnımı doyururum bazan. Bulunca ve gereksinince. 1992-2016 yılları arasındaki sürede, en az 10 kez ve 5 yıl toplamda evsiz oldum, halen de öyle sayılırım.
Şefkat-Der, onyıllarca gecikmeli olarak, Türkiye’de aşevi-çorba geleneğine geri döndü. Mart 2016’da çorbalarını içtim, helvalarını yedim, bunu da yazdım.
Yani; % 1, % 99’unun bir bölümünü evsiz ve çorbalık kılıyor, tanım gereği ve zorunlu olarak. Sonra da, o % 1’in bir bölümü, o % 99’un on binde birine çorba dağıtıyor, o da belki. İyi hesap dii mi?
% 99, 2 yol seçiyor: Sınıf atlama ve/ya fakirliğini koruma. % 99,99 sınıf atlıyor veya ona çabalıyor, % 0,01 fakirliğini koruyor ama Latife Tekin gibi, fakirliğini korumaya çabaladığını önesüren ama hiç evsiz kalmayıp, sokakta çorba içmemiş kişi de çok.
Proleter-entellektüel, % 99’da belki milyonda bir olmakta. Köy Enstitüsü mezunlarından (10-30 kişi), 3-30 kişi yazar çıkıyor. 30 milyonda 3, 10 milyonda 1 yapar. SSCB’de Gorki gibisi de az ve o da entelejensiya olmayı seçti.
Evet: That is the question:
Çorba içerek yazar kalmak mı, sınıf atlamak mı?
Etik olan mı, estetik olan mı?
Kafka mı, Kierkegaard mı?
Seçim var mı?

(29-30 Mart 2016)

Hiç yorum yok: