Bir
haber:
“Bugünkü
sonuçlarla Sanders’la arasındaki delege farkını iyice açan Clinton, (467’si
süper delege) toplam bin 561 delegeye ulaşmış durumda. Buna karşılık Sanders
(26’sı süper delege) toplam 800 delegenin desteğini aldı. Partinin adaylığını
kazanabilmesi için ikiliden birinin 2 bin 383 delegeyi hanesine yazdırması
gerekiyor.”
Öbür
tarafta da Trump önde gibi.
“Cumhuriyetçi
Parti kanadında yapılan ön seçimlerde ise, Florida ve Ohio büyük önem arz
ediyordu. Bu iki eyalette seçimi kazanan aday adayının tüm delegeleri alacağı
(winner-take-all) yerler olduğu için hem Donald Trump, hem de rakipleri
açısından hayati derecede önem taşıyordu. Partinin Temmuz ayında yapılacak
kurultayına Florida 99, Ohio ise 66 delege gönderecek.
Emlak
zengini Donald Trump, Florida’daki kritik yarışı önde tamamladı. Oyların yüzde
45’ini alan Trump, böylece eyaletteki 99 delegeyi hanesine kaydettirdi. Trump’ı
yüzde 27 ile Rubio, yüzde 17 ile Teksas Senatörü Ted Cruz ve yüzde 6 ile John
Kasich takip etti.
Memleketi
Florida’daki yarışta Trump’ın gerisinde kalan Marco Rubio, bu sonucun ardından
seçim kampanyasını askıya aldığını duyurdu.”
Bana
öyle geliyor ki Cuhuriyetçiler, Trump’ın önünü kesmek için, çaktırmadan
Clinton’u destekler gibi.
Ancak şu
da açık:
Dış
politikada her ikisi de açıkseçik değil.
İç
politikada ise, gelen ekonomik regresyonu ikisi de kesemez. Bu açıdan aday
olarak, her ikisi de kendilerine zarar vermiş oldular. Batan geminin kaptanı
olmak pek iyi bir şey değildir.
Batan
gemiyi yönetecek kaptan olmak, imkansıza yakın zorluktadır çünkü. Felaket
yönetimi uzmanı danışmanlar gerektirir ve ABD’lil danışmanların tümü de
felaketi yadsıyorlar, onu kendileri yaratmış olsalar bile...
Dolayısıyla,
2016-2024, özellikle de Putin bu sürede tümüyle Rusya’nın başında olursa,
Dünya’nın pikeye geçtiğinin kabul
edildiği dönem olarak tarihe geçecek gibi.
Eh,
Nasreddin Hoca hesabı:
Seyreyle
gümbürtüyü o zaman...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder