Kültür
metaları bütününün parçaları bunlar olmakta.
Kültür
metaları, temelde efemera, kitap ve obje
olmakta.
1985
gibi, 30 yıl kadar önce diyelim, 30 koleksiyoner vardıysa, bugün 3 bin
koleksiyoner var.
Yine,
300 satıcı vardıysa, 3 bin satıcı var olmakta.
Hurdacılarsa
ise, 3 binden 30’a düşmüş olmakta. Saymadığımız 300 tanesinden 270 tanesi,
internet üzerinden kültür metası satıcısı olmakta: Kimi kendini çerçi sayar,
kimi antikacı.
30 yıl
önce mal vardı, alıcı yoktu. Bugün alıcı var, mal yok.
30 yıl
önce, en kaliteli mal hurdacılarda çıkar, elenerek satıcılara gelir, en sonda
koleksiyonerler vardı.
Bugün
hurdacılarda ve satıcılarda mal kalmadı. Bütün nitelikli mallar
koleksiyonerlerde. Bunların bir bölümü ölme eşiğinde.
Bu
panoramaya böyle bakınca, kendi mesleğimle ilgili daha önce görmediğim bazı
şeyleri de görmüş oldum.
Bu 30
yıl, kara düzenden düzenli pazara geçme
çabasının ve geçemeyiş başarısızlığının öyküsü oluyor.
Bunun
bir panzehiri var:
2 büyük
koleksiyonerin yaptığı gibi, Türk mallarını, yalnızca internetten ve
yabancılardan almak. Çünkü onlar, bizim aşamalarımızı 250 yıl önce geçmiş ve
bitirmiş durumda. Bizim Türkler ise, internetin / Ebay’in bile ırzına geçtiler.
Ancak
önemli olan şudur:
Tüm
koleksiyonerlerin elindeki metalar / mallar baki kalacak. Bu, özellikle
1985-2015 için böyleydi. O zamanki hurdacıya
çöp atma silsilesi epeyi süredir durmuş durumda: Kendi kocasının ve
kayınpederinin Osmanlıca tıp diplomalarını çöpe atmaktan söz ediyorum,
diplomaların bin dolara kadar fiyatı olabilir.
Ancak
gerçek ayın zamanda şu:
Onlarda
1-10 milyon parça mal var. Oysa yok olanlar, 10-100 milyon adet. Tamam,
böylelikle arz-talip dengesi kuruldu ama bazı belgeler ünik idi, yok olanların içinde yani.
Şerh:
Bu, Batı’da aynen böyle yaşandı, tamamen zar atma usülü.
Sonuç:
Eskiden
ev malı pahalıydı, şimdi hurdacı malı pahalı, ölü koleksiyoner koleksiyonları
ise pazara daha yeni yeni girmekte (bildiğim örnek sayısı 5’i bulmadı henüz).
10 yıl daha böyle gider, sonra yeni evre gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder