Materyalizm
geleneği, ilk çıktığında başına tebelleş olan idealizm ve romantisizm
nedeniyle, bazı tanımları da baştan hatalı koymuş.
Aşırı
veya mutlak positivist olmuş örneğin. Mekanik determinist olmuş örneğin. Aslına
bakılırsa, 150 yıl sonra, 21. Yüzyıl’da bile hala öyle.
Bu 150
yıllık gelenek, 1960’larda Dünya Sistemi olarak, tarih bilimine geçirilip, onu
tam-bilim kategorisine yükseltgerken de, bu hatalar hala aktarılıyor kalmış.
O
nedenle, Dünya Sistemi’ciler aşırı ekonomik determinist olurlar. Onlar da
materyalist olmasına karşın, siyasi ve askeri yanı küçümserler gibi kalırlar.
Oysa,
bilim, sanat ve düşün de vardır ve bunların hepsi de soyuttur. Üstelik, tarihi
bunların gelişimi açısından irdelersek, askeri-iktisadi-siyasi tarihten oldukça
başka bir tarih elde ediyoruz. Çünkü bu üçlünün zirveleriyle, bilim-düşün-sanat
zirveleri çakışmıyor.
Bilim,
düşün ve sanat bu açıdan manevi kalıyor.
Manevi
deyince de, daha çok din akla geliyor nedense. Oysa, manevilik ve uhrevilik
olmadan yalnızca üretime ve tüketime dayalı somut tarih anlayışı, şeyleşmiş
insanı yarattı. Yani, şu anki kültürel momentte, soyutluk olmadan somutluk anlamsız kalmakta.
‘Şeyleş(tir)me’
(reification), ironik olarak ‘somutlaştırma’ anlamını da taşıyor.
O
nedenle biz, maddi uygarlıktan çok, manevi uygarlığı kastediyoruz ve manevi
uygarlıkla da, ahlakı, dini, şunu bunu kastetmiyoruz. Doğrudan, bilimi, sanatı
ve düşünü kastediyoruz.
Çok
basit:
İnsan
olandan ekonomiyi, politikayı ve militarizmi çıkarın geriye çok şey kalır.
İnsandan bilimi, sanatı ve düşünü çıkarın, geriye hiçbirşey kalmaz.
O
nedenle de.
Maddi
uygarlık tarihi yazıldı. Bir de manevi uygarlık tarihi yazılmalı.
Dipnot:
Bu
konularla, örneğin bilim felsefesiyle uğraşanların en yeni bilgisi, 1970
momentli. O nedenle, daha çok 1990 sonrası tarihli Hint, Çin, Maya bilimleri
tarihi bilgisi, henüz tarihe, Dünya Sistemi’ne ve bilim tarihine entegre
edilmedi. Aslına bakılırsa, Kolomb öncesi Amerikalar ve Büyük Sahra-altı Afrika
tarihi de öyle. Örneğin, Cezayir-Akra arasındaki ticaret çöl yolu, İpek Yolu ve
Azak-Baltık yolu ile karşılaştırılabilir ve karşıtlaştırılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder