Aklı kıtın
ve aklı evvelin biri, herşeyi Marx’a mal edecekler ya, manifesto türünün icadını da ona mal etmiş:
“Savrulmuş
metinler, yüz yıllar boyunca manifestolar olarak adlandırıldılar fakat Marx ve
Engels'in Manifesto'su, bu metinleri ayrı bir tür olarak bir araya getirdi.”
Düşündüm,
benim bildiğim öyle değil.
Sonra
gittim baktım ansiklopediye. Gerçekten öyle değil.
Manifesto
türünün önemli örneklerinden ilki, ‘Bağdad Manifestosu’ ile Müslümanlar’a ve
Abbasi hükümdarı El Kadir’e atfedilmiş:
Batı
dillerinde ise, Latin Amerika’ya özgürleşme rüzgarını getiren ama kendisi
sonradan diktatörleşen Bolivar, 1812’de Cartagena Manifestosu’nu yayınlamış:
Arada,
adı manifesto taşımayan bazı bildirgeler de, manifesto sayılmış:
Kendi
hesabıma, Türkçe’ye çevrilen manifestoların tümünü okumaya çabalarım. Sanat
veya politika fark etmez.
Beni
ilgilendiren, ilk kez söylendiği önesürülen bir şeyin ilk kezliğini
denetlemektir.
Sonuçta,
kendim de manifesto yazmış biriyim: Türkiye Demokrat Ateist Parti Manifestosu:
http://blog.radikal.com.tr/politika/14-yil-onceden-turkiye-demokrat-ateist-partisi-manifestosu-85480
Bir tane
daha, bende manifesto bol, bu kez bilimsel bir manifesto:
Bu arada
avangard sanatın bittiğini önesürenlere de bulaşalım.
Hala
avangard sanat manifestoları yazılıyor:
Trier
yazdı, Herzog yazdı.
Yani:
Yeniler
ve yenilik bitmez, yeniciler / manifestocular eskirler yalnızca...
Eskiyen
ayları da kırpıp yıldız yaparlar işte...
Dipnot:
Marx’a
da, dakka 2 gol 2, ‘Anarşist Manifesto’, ‘Komünist Manifesto’dan yalnızca 2 yıl
sonra, gereken yanıtı vermiş.
Nasıl ki
biri, peygamberin yüzüne o yaşarken, Kuran’ın insan eliyle yazıldığını
söyleyebilmişse, Anselme Bellegarrigue de, Marx’ın mecaz anlamda yüzüne karşı, onun toplumculuğunun faşistliğini
söyleyebilmiş.
Epistemik
tabu yok insancıklar ve küçük insanlar, sizlerin dezenformasyonu var
yalnızca...
Her
zaman en büyük yalanı söyleyenin peşinden gidiyorsunuz ve 5 milenyumdur hiç
utanmıyorsunuz bile...
Dipnot:
“Bu
kitabın başlıca önermelerinden bir tanesi manifestonun nasıl ve neden yirminci
yüzyıldaki sanat dünyasına girdiğini açıklamaktır.”
Marx’ın
manifestosu, 20. Yüzyıl avangard sanat manifestolarının ancak Rus olanlarına
girebilmiştir, o da hepsine değil. Bu da ayrı bir dezenformasyon. % 5 diyelim,
o da mercek-ayna optik-dezenformasyonu ile. Marx sanattan hiç anlamamıştır
yani. Anlasaydı, Lukacs’ın 1940’ta yazdıklarını, onun 1840’ta yazması
gerekirdi.
Ayrıca
manifestolar, şiirsel değil, mantıksaldır. İkisinin de kısa önermelerden oluşması, onları aynı yapmaz.
Ayrıca,
‘Komünist Manifesto’ bir manifestoysa, ‘Savaş Sanatı’ 2.500 yıl öncesinde bile
haydi haydi bir manifestodur.
Keza,
‘Tao Te King’...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder