Pazar, Mart 06, 2016

Ahmet Oktay: Bugün Sait Faik’in Yaptığı Edebiyatı Yapmanın Olanağı Kalmadı

İşte bu nedenle Oktay, 3. sınıf bir denemeci idi.
Küllüm mafiş bir tez.
Hayır.
Bugün Sait Faik gibi de yazarsınız, Bukowski gibi de, asıl önemlisi Feneon gibi de.
Naturalist ötesi naturalist bir yazın mümkün bugün.
Kurmaca veya kurmaca-dışı. Güzelyazın veya çirkinyazın. Alt-yazın veya üst-yazın.
Ki onun sürdüğü alan olan deneme, daha tanımlandığı anda bir meta-edebiyat alanı idi, çünkü yoktan var edilmişti, Montaigne tarafından.
Oktay ise, 500 yıl sonra bile, Montaigne denemeciliğinin gerisine düştü.
Montaigne, alaturka anlamda gibi hümanist değildi çünkü. O insanı değil, doğruyu seviyordu ve kendini öne çıkarıyordu, toplumu değil. Yazabilmek için de, inzivaya çekilmişti.
Bu 1940, 1950, 1960, 1970 kuşakları olan yazarlar buna saplanıp kaldı.
1980’den sonra da Ahmet Altan, Orhan Pamuk ve Latife Tekin geri üçlüsü, yıktı perdeyi eyledi viran.
Ne Cumhuriyet kaldı, ne gerçekçilik.
Oktay da gerçekçi değildi.
Bir olasılık ona atfedilen biçimde, dayak yedikçe kendini en haklı hisseden mürit konumundaydı.
Oysa gerçek, siz dahil, düşmanınız dahil, dostunuz dahil, herkesi ezer geçer.
Hep öyle oldu.
O gerçek ve gerçekçilik, Oktay’ın yaşamını da eserini de ezdi geçti.
Sorun yenilmektte değil, Spartalılar gibi, yenildikçe taktik değiştirmeyip, son insanına kadar yok olmak.
Evet:
1930 kuşağı silindi gitti.
Oktay da öyle...
Ayrıca:

Bugün Sait Faik gibi yazabilecek olan borazancıbaşı, buyursun er meydanına...

Hiç yorum yok: