Açıkçası,
bu kadar zayıf bir makaleyi ‘Scientific American’ gibi, Dünya’nın en büyük
bilim dergisinden ummazdım.
Aranot: S.A. bu blogunda, benim global blog anlayışıma koşut bir
blogculuk yapmış. Ancak, ‘ortalama benimki’nden % 20-30 daha uzun bloglar
yayınlıyorlar ama daha az içerikleri var.
Başkan
olmuş bir Trump’un bilimden ne anladığı, bilimden politik kesintiler demek
değildir. Onu Obama yaptı zaten. Kimse de, NASA küçüldü diye isyan falan
etmedi.
Sorun
şurada:
Trump,
bir teknoliberal.
Bir
teknoliberalin en zayıf tarafı, bilimi
salt teknoloji zannetmesi ve artı, her türden teknolojik gelişmeyi
kutsamasıdır.
Dünya’yı teknoloji kurtaracak
sanan fütüristler
gibiler ama bugüne dek, teknolojinin Dünya’yı ne duruma getirdiği de ortada.
Sözünü
ettiğimiz çevre kirliği değil, internetin insanları daha aptal, daha cahil ve
daha önyargılı olması ve bunun daha 25 yıl önceden belli olması.
İşte
Trump, o yangına benzin dökecek. NASA’yı daha da küçültüp, Lockhead’ı ve/ya McDouglas’ı
daha da zengin edecek. İnternette de saçmalıyor yeterince.
ABD’nin
uzaycılıkta, robotçulukta, vd giderek daha da geri kalmasını Trump
algılayamıyor bile. Algılayabilseydi, Yanki faşisti eğilimiyle, hobarey dalardı
konuya.
Trump’ın
şanssızlığı, Kissinger döneminde politikaya girmemiş olması: Gecikmiş bir
tipleme yani.
Onun
için ABD’nin Mars’a insan indiren ilk ülke
olması anlam taşımayabilir veya bu konuyu olası 2 başkanlık dönemince taşıyacak
ısrara sahip değil zaten.
Ayrıca,
ciddi de değil:
Asgari
ücretin yarısına çalışan 15 milyon Meksikalı’yı sınırdışı ederse, başta kendi
seçmenleri kazan kaldırır çünkü.
Trump
bir safsata yalnızca...
Bir Marie Le Pen parodisi gibi...
Bilim
konusunda yaptıkları da, trajikomik olacak büyük olasılıkla...
Ancak,
yine büyük olasılık onu kendi partisi seçtirmeyecek.
Çünkü o
seçilirse, Cumhuriyetçiler uzun süre bellerini doğrultamayabilirler
Demokratlar’a karşı...
Trump’ın
asıl rolünü de, bağyan Clinton
çoktan çaldı bir de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder