Bu soru,
yalnızca edebiyat / sanat için değil, felsefe ve bilim için de geçerli ama
onlar, bu metnin konusu değil.
Neyi
yazacağın, neyi yazmaya değer bulduğunun yanıtı olacaktır.
Esin
perine veya içinden gelmesine bırakırsan bile, uzun vadede yazdıkların belli
bir aralığa yoğunlaşacaktır. Tamama yakın yazarda böyle olmuş çünkü.
Meta-eleştirinin de böyle bir yararı var, yazılmışların kaydını tutup
irdeleyebiliyor.
Dolayısıyla,
neyi yazacağına bilincinle ve isteğinle karar vermek daha makul gibi görünüyor.
Hiç olmazsa, neyi niçin yazdığın sorulduğunda, şakkadanak yanıt verebilirsin.
Genel
öneri, ne yazarsan yaz, iyi bildiğin şeyleri yazmak yönünde olmakta. Yoksa
Yaşar Kemal gibi, ‘Menekşe Koyu’nu yazıp, birçok denizcilik bilgisi hatası
yapabilirsin.
Neyi
bildiğin, özellikle roman ve öykü yazarlarınca, yaşadığını yazmak olarak anlaşılır. Hatta, Türk yazarları daha da
ileri gidip, Rıfat Ilgaz gibi, ‘Karadeniz’in Kıyıcığında’yı, anı yerine, roman
türünde yazabiliyorlar. Ancak, yine onun ‘Hababam Sınıfı’sı, özgün durumuyla,
film durumuyla değil, 1930’ların ve 1940’ların öğrencilerinin anılarını
dinlenmişliğine dayanır. Ancak, birçok insanın başkasının anısını kendisininki
sanabilmesi denli, standart-içi olabiliyor o türden anılar.
Nasıl
için ise, edebiyatın 60 küsur dalı var. Olmadı, kabına hiç sığamadın, Montaigne
gibi, yoktan deneme gibi bir tür de var edebilirsin. Sonuçta, roman denilen tür de, 1800’lerin
başında Avrupa’da yaratılmış bir tür.
Senaryo
türünün yaratılması ise, 1900’ü buldu.
Çizgiroman
grafik romanı, 1930’larda başlamış sayabileceğimiz bir tür.
1880’lere
ait olan Feneon tarzı çok-çok kısa öykü türü, 2000’lerde ‘twitteratür’ olarak
yeniden icat edildi de. Hemingway’e atfedilen ama aslında onun olmayan 6
sözcüklük öykü de bir tür.
Günümüz
koşullarında bile, hala yeni türler üretilebiliyor:
6 saniye
uzunluk sınırlı olan ‘vine video’lar için, çok-çok kısa senaryo veya sinopsis
yazmak, henüz adı konmuş olmasa da, yeni bir tür sayılır.
Yani,
yeni bir yazın türü yaratmak, hem yazın-içi olabiliyor, hem de yazın-dışı /
çapraz medya olabiliyor.
Ancak,
ne yazarsan yaz, Ustamız Tahir Alangu’nun dediği gibi:
‘Mollalar,
yazar olacaksanız, günce tutun.’
Ben buna
bir de mektup türünü ekliyorum.
Türkçe
için konuşursak, her 2 tür de, pratikte sıfır dolu birer alan. Yani, hemen ne
yazacaksanız yazın, yeni ve farklı bir
şey yazmış olursunuz. Ayrıca, 1. veya 2. bin sayfada da,
yazarlık-çıraklığınızı atlatmış olursunuz. Alangu’nun öğüdü de onun içindir
zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder