Derişme,
çok yoğunlaşma demektir. Derişik, kimyada konsantre için kullanılır.
İnkar
kültü, insanların algılamakta ve kabul etmekte çok zorlandıkları durumlarda,
örneğin genelde ölüme karşıki, yoksayma davranışlarıdır.
Birleştirirsek:
İnkar
kültünün derişmesini, son 8-9 aydaki savaş koşullarında çok izledim.
İlk 3
bin ölü verildikten sonra, savaşı inkar eden birine, kaçıncı ölüde savaşın
varlığını kabul edeceğini sorduğumda, yanıt veremedi. 10 bin ölü oldu, hala
yanıt veremedi.
Musevlier
de, bunu 2. Dünya Savaşı sırasında yapmışlar:
Toplama
kampının içinde, zehirli gaz duşunun kapısında bile, öleceklerini inkar
etmişler.
Peki,
herkes ölmüşse, bunu nereden ölüyoruz?
Çünkü,
herkes ölmemiş. Naziler, psikopat-ötesi olduklarından, insanları günlerce duşun
kapısına götürüp, bazılarını günlerce geri getirmişler.
Bazıları
sağ kalmış ve olanları anlatmış.
Biz de,
o sıradaki davranışları böylelikle kayıtlardan öğrenmiş olduk.
İnkar
kültünün şimdiki neden şu:
Türkiye,
birbirine bağımlı olması gerekmeyen 3 durum yaşıyor:
Bir: Yaklaşık
180 yıllık Tanzimat kültüründen vazgeçiyor.
İki: Birinci
Cumhuriyet’i tasfiye ediyor.
Üç: 33
yıldır iç savaşın içinden çıkmaya debeleniyor.
Bu da,
kaos matematiği açısından, 3 tane büyük ölçekte, yolların çatallanması demek.
Ayrıca,
global kaos dönemine girildiği ve 2000-2200 arası tarihin iniş dönemi olmakta
olduğu için de, ek olarak çatallanmalar da var.
Savaş
bunlardan biri, iç savaş öyle, darbe öyleydi, aksis değiştirme öyle, ekonomik
krizler öyle.
Kültürel
şizofreni veya kimlik yitimi, aslında bizde hep vardı.
Tanmizat
ve Meşrutiyet romanında mizahla verilen bir biçimde, Doğu-Batı çatışması
şizofreni yarattı.
Niyazi
Berkes’in saptadığı ve gözden kaç(ırıl)an bir biçimde, Birinci Cumhuriyet’in
erken döneminde, 11-16 yaş arası öğrenci intiharları çok artmış. Anababa
gitmiş, gelenek gitmiş, ülke gitmiş, çocuk da yitmiş, olmuş.
Aynı olay
bu sıralar, intihar vakalarında, ‘atlasana lan’ biçiminde tezahür ediyor. Bu
da, bir kültürel şizofreni.
İşte bu
kültürel şizofreninin dolaylı göstergelerinden biri de, inkar kültü.
Halkımız
herşeyi inkar ediyor:
Ailenin
içine ettiğini, maddiyat için herşeyi sattığını, paranın onun için Allah’tan ve
ülkeden önce geldiğini, her seçimde parti değiştirdiğini, üyesi olduğu partiye
oy vermediğini, ensesti, tecavüzü, kadını dövmeyi...
Sonra,
kan, ter ve gözyaşı geliyor.
Herşeyi
silip süpürüyor.
Tarihte
de hep böyle olmuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder