2000’lerin
başında, 60 küsur edebiyat dalı tanımlamışız:
“Edebiyatı;
roman (en az 20 altdal: tarihi, nehir, fantazya, polisiye, korku, gerilim,
macera, erotik, porno, bilimkurgu, çocuk, genç, aşk; gerçeküstü, bilinç akışlı,
dışavurumcu, vb), kısa roman, uzun öykü, öykü, kısa öykü, anı, yaşamöyküsü,
özyaşamöyküsü, portre, günce, gezi, deneme, anlatı, düzyazı, monografi, makale,
risale, araştırma, inceleme, derleme, alıntı, montaj, kolaj, karma, söyleşi,
röportaj, fıkra, kronik, köşe yazısı, haber (en az 10 altdal), eleştiri,
polemik, mizah, hiciv, söylence, efsane, destan, epope, fabl, masal, cingıl,
mektup, özet, yorum, akademik tez, şarkı sözü (en az 5 altdal), dans
librettosu, opera librettosu, anket, çizgi roman metni, şiir (en az 20 altdal),
radyo skeci, oyun (en az 10 altdal), senaryo, sinopsis, libretto sinopsisi,
belgesel olmak üzere, 100’ün üzerinde altküme olarak tanımlıyoruz.”
Edebiyat,
kurmaca olan ve olmayan olarak, temelde ikiye ayrılır.
Kurmaca-dışı’yı
edebiyat veya güzelyazın saymayan çoktur.
En çok
ürün verilen alanlar ise; güzelyazın sayılan şiir, öykü ve romandır.
Tüm
Dünya’da basılan kitaplar toplamı ise; 1985 gibi, edebiyat, insan bilimleri,
temel bilimler olarak, kabaca üç eşit parçaya bölünmüştü.
Mektup
ve günce, yazmanın hazırlık alanı sayılabilir.
Günce,
mektup, öykü; edebiyatın 1., 2., 3. tekil kişi kipi sayılır.
Bu;
günce, mektup, deneme / eleştiri olarak da tanımlanabilir.
Günce ve
mektuptan uzak durulması ise, dürüstsüzlük olmakta.
Bilimkurgu
romanda, 1990 sonrasıki politik gerilimsizlikte, aşırı bir verim ve nitelik
düşüşü yaşandı. Bu da bize, yaratıcılığın gerginlikten beslendiğini imliyor.
Okunası
yeni polisiye roman yazımı çok zor görünüyor ama İsveç; Wahlöö-Sjöwall,
Mankell, Larssen üçlüsü ile, 1965, 1985, 2005 boyunca, yeni ve farklı polisiye
roman yazılabileceğini gösterdi.
Dünya
tarihinde okunası ilk 100 kitap arasında roman yok.
Tarihi
en çok etkilemiş kitaplar, ahlak, din, siyaset ve hukuk alanında. Yani,
insanların birbirlerine karşıki davranışları hakkında. Yani insanlar, bunu
beceremiyor demektir. Çünkü aşk yoksa aşk romanı yazılır gibi, eksikliği olan
konular hakkında yazılı genelde.
100
alanın 3’üne sıkışılıp kalınmasının, bir tür agorafobi olduğunu imleyip konuyu
bağlayalım.
Dipnot:
Günümüz
ABD İngilizce’sindeki tür ayrımları da burada var:
Metnimizin
en başındaki listeye pek benzemiyor açıkçası. Sayı ise daha kalabalık: 200
gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder