Sur
üzerine yazmak böyle kısmetmiş.
Çünkü
Mungan, Sur konusunda konuşmuş:
“48.
SİYAD Türkiye Sineması Ödülleri töreninde konuşan ünlü şair ve yazar Murathan
Mungan, ‘Birbirimizin hikâyelerine, hayatlarına ne zaman bu kadar yabancı
olduk? Gezi'nin hikayelerine sahip çıkanlar; Sur'un, Cizre'nin, Amed'in,
Kürdistan coğrafyasının hikayelerine niye bu kadar yabancılar? Akılları,
vicdanları, ahlakları niye bu kadar yabancı oldu?’ sözleriyle büyük alkış aldı.”
Mungan
da, Pamuk gibi, ünsüz iken, doğrudan politik metinler yazmayan ve konuşmayan
biri iken, ünlü olduktan sonra, böyle çıkışlar yapmış oldu.
Mungan’ı
1990 gibi, bana zorla okuttular.
‘Bu adam
eşcinsel yahu’ dedim.
‘Nasıl
anladın ve sen öyle değil misin?’ dediler.
‘Ferdi
Özbeğen kültürüm var ve değilim’ dedim.
Gülümsemedim,
sırıttım yalnızca.
Böylelikle,
gençkızlarımızın hassas ruhlu erkekleri eşcinsel sandığı gerçeğini de görmüş
oldum.
O zaman
Mungan’a ‘Kürt prens’ deniyordu.
Ancak,
bildiğim kadarıyla Kürtler, eşcinselliğe Türkler kadar, belki daha çok
düşmanlar. Bakınız, Mahzun Kırmızgül’ün güneşi görmesi. Filmde, doğru konuşan
bir tek kişi vardı, o da eşcinseldi ve öldürülüyordu. Kürtler’in enformasyon teorisi böyle bir şey olabiliyor ne yazık
ki.
Mungan’ın
da hislerle işi olduğunu biliyorum ama düşünceyle, bilgiyle, doğruyla,
enformasyonla, kognisyonla işi olduğunu, hiç mi hiç sanmıyorum.
Gelelim
konuyla ilgili dezenformasyonuna:
Sur (ve
diğerleri de), başarısız bir halk isyanı
denemesi idi. Devlet başa yerine,
kuzgun leşe oldu. Ve sonra gelsin ağlak oldu...
En
mavrası Apo’nun zigzagı oldu: Önce halk isyanını teşvik etti, sonra arkasından
çekiliverdi. Kimse de ona, ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyemedi.Sıkıysa
desinler...
Kürtler
üzerine 6 ayda 1 kitap yazmayı tamamlamış biri olarak, hiç de sessiz kalmış
falan değilim. Yalnızca, onların safında
değilim. Onlara göre ise, ancak onların lehinde yazan ve onların safında
olanın sesi çıkıyor sayılıyor.
Entellektüelim
ve entellektüel, mazlum-kitle dahil, iktidar seçkinleri dahil, herhangi bir saf
tutmaz. O mazlumlar ergeç zalim oluyor, oldu da çünkü.
PKK
nasıl ki kendini emperyalistlere dayadıysa, yeni oluşum denilen YPG de öyle
yaptı. Sonra da, ABD’den azar işitti: Pekekeleşmeyin leyn...
Hala
eksik kalan bilgi var:
Demirtaş
ve HDP, 2015’in ikinci yarısındoa AKP’nin savaş hükümetinde yer aldılar ve oy
yitirdiler, girenler de pişman olup istifa ettiler. Kabineye girmeyi reddedeni
de Demirtaş tasfiye etti ve yeniden seçtirmedi.
Biz,
doğruları yeterince dilegetiriyoruz. Mungan’ın da bunları dilegetirmesini
bekliyoruz.
Şaka
şaka, öyle bir şey olmaz tabii ki...
Mungan
ne zaman doğruyu yazmış ki 60’ından sonra bunları da yazsın?
O yazsa
yazsa, masal ve hikaye yazar işte...
Gençkızları
dezenformasyonla ikna eder...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder