Durum şu
imiş:
“Üç gün
önce 70-80 şubesiyle ABF’nin en önemli bileşenlerinden biri olan Alevi Kültür
Dernekleri Genel Merkez Yönetim Kurulu, yazılı bir açıklamayla federasyonda
görev alan yönetim, denetleme, disiplin kurulu asil ve yedek üyelerinin
görevlerinden istifa etmelerine karar verdiklerini bildirdi.
ABF
Genel Başkanı Muhittin Yıldız; AKD’nin federasyonun olmazsa olmaz bir bileşeni
olduğunu ve bunun bir AKP operasyonu olduğunu, Alevi toplumunu ve büyük
bedeller ödeyerek oluşturdukları kurumlarını, bir kişinin anlayışına teslim
etmeyeceklerini ifade ederek tepkisini dile getirdi.”
Veli
Büyükşahin şöyle düşünüyormuş:
Alevilik’te
rızalık kurumu var. Bu karar için, oradaki tüm Aleviler’in tek tek rızalığı
gerekir.
De ama
öyle mi?
Demokrasilerde
tüm kararlar oybirliğiyle alınmaz ki.
Keza,
dernekler hukuğu açısından, her karar tüm üyelerin onayıyla alınmaz ki.
Burada
Büyükşahin, gayrınizami şarj yapıyor. Damara oynuyor.
Tersinden
bakalım:
Daha 40
yıl önce, rahmetli Ümit Kaftancıoğlu, Alevi kutlamalarındaki yemeklerde
gençlere negatif ayrımcı tutum
sergilendiğini gözler ve röportajında bunu belirtir.
Büyükşahin
gibiler, 40 yıl öncesinden gelen ve Çamuroğlu uzlaşma çizgisine dek geçilen
yolda, ne muhalefet yapmışlar da, durup dururken şahlanıveriyorlar?
Aleviler,
Türkiye sınırları içinde en az 4 ayrı altküme içerir. Bunlar, değil tek bir federasyonda
toplanmayı, birbirlerinin varlığını bile inkar ederler. Aleviler içinde günümüz
hegemon çizgisi, kendilerini en bir Türk sayan Türkmen boyları çizgisidir ve onların
da Türklük’leri çook tartışmalıdır. Ne eski dilleri, ne eski dilleri, ne eski ırkları,
eski Türkler ile hiçbir ilinti taşımaz. Yalnızca 10. Yüzyıl gibi, Türkik
denilen yayılma rotası üzerinde yer alan kavimlerdir yalnızca onlar.
Hukukta
ilkin doğruyu söyleme ilkesi vardır.
Büyükşahin
bunu yerine getirmemiş.
Dipnot:
Siz hiç Anadolu’da
çekik gözlü Türk veya Alevi gördünüz mü? Yakın zamanlarda Orta Asya’dan
göçenler dışında yoktur.
(20 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder