Brzesinski’sinden
Kissinger’ına hepsi böyle. Bir tek Rijkaard, çalışırken doğruyu, hem de
devletin yüzüne, hem de devletin savaş oyununda söyleyebilmiş. Diğerleri, çamur
kendilerine bulaşmasın diye, sessiz kalmış.
Gelelim
adamımız Ford’a:
“… 30
yıl önce ilk görev yeri İzmir’di. Mısır’da ve Irak’ta görev yaptı. 2005’te
Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastı nedeniyle, ABD-Suriye ilişkileri
gerilmişti, Washington Şam’daki elçilik pozisyonunu 5 yıl boş bıraktı. Dönemin
ABD Başkanı Obama, boşluğu Ford’la doldurdu.
İç
savaştan sadece 2 ay önce, Şubat 2011’de resmen göreve başladı. Ancak 1 yıl
sonra, güvenlik gerekçesiyle ABD, Suriye elçiliğine kilit vurdu. 2014’te de sürpriz
bir kararla emekli oldu.”
Eğlenceli
saptamaları ve gözlemleri var:
“Dürüst
olayım, Esad’ın bu süreçten canlı çıkacağını hiç beklemiyordum.”
Onun da
ileriki satırlarda saptadığı üzere, bunun nedeni Rusya ve İran ama o Çin’i pas
geçmiş. Kısacası ABD, Rusya’ya askeri olarak yenildi Suriye’de.
“Irak
savaşından çıkarılacak ders şu olmalı: Amerikalılar her şeyi kontrol edemiyor.”
Ekler:
Bir: Bu,
epeyi süredir böyle.
İki:
Zaten en-en hegemonun bile tarihte kontrol edemediği şeyler vardır ve bu
nedenle hegemonlar batan. ABD de batıyor artık. Bunu daha yaşlı Brzesinski ve
Kissinger açıkça söyledi ama Ford göreli daha genç.
Üç:
Zaten Irak Savaşı ve 1 ve 2 ile bu baştan böyle konuldu. Yani ABD, işi bir
kerede kıvıramadı veya planlayamadı.
Trump,
YPG’yi silahlandırmaya başladı. Bu doğru karar mıydı?
“Hayır,
hatta çok aptalca bir karardı. Kısa vadede iyi olabilir ama orta ve uzun vadede
çok kötü sonuçları olabilir. PYD çok hırslı, bu Sünni radikal hareketlere
desteği artırabilir. Rakka’yı DEAŞ’tan alabiliriz ama buna karşılık El Kaide
4.0 sürümü karşımıza çıkabilir. Halihazırda El Kaide 3.0 versiyonu İdlib’de.”
Yorumlar:
Bir:
Suriye’i Trump değil, obama başlattı. Trump tamalmak ve puan kapmak istiyor ama
beceremeyecek. Trump bir CEO olabilir ama bir general değil.
İki:
IŞİD-YPG anlaşması Rusya tarafından açıklandı. Yani olay, Ford’un anladığından
başka biçimde gidiyor. Neo-doğululuk eski-ilk-oryentalizmdeki klasik doğululuk
değil artık. PYD’nin yaptığı, IŞİD’e destekten çok, Kürtler köstek olduğu için
yanlış ve geçersiz. Onlar var oldukça TC, hem Suriye’de, hem Irak’ta var
olacak. TC varken de, Kürtler devleti unutsun ve o seki arkadan dolanıp puan
almalar bitti. Durumu anlamayanlara, Thatcher’in Arjantin gemisini batırma
emrini seyretmelerini öneririm: Sonra çook ana ağlamıştı.
Üç: IŞİD
3.0-4.0 için ayrıca bir metin yazıldı (Terör Notları, 05.06.17). Oradan alıntı
yapalım: “Biz bunu; Taliban Afganistan 1980’e kadar uzattık. Bu durumda en az
10. sürümdeyiz. İronik olarak bu terör, 1980 neo-liberalizmine karşı. Yani,
ondan bağımsız olarak başladı ama ABD-AB ortak çabasıyla yıkılın eski-SSCB’ye
karşı olarak ve bugün ABD-AB’ye karşı olarak duble antitezlik bir triyalektik durumunda. Bu arada; hem ABd, hem
AB, hem de SSCB bu teröristleri kullandıklarını sandılar ve kendi sivillerinin
ölümüne aslında hala aldırmıyorlar ve silah satışından kar etmeye bakıyorlar
ama bu yol da açmazda epeyidir.”
“Bugünün
YPG savaşçısı yarın PKK’lı olabilir.”
YPG’liler
bugün bile değil, dnü PKK’li idi zaten.
“Obama
yönetimi, Sünni İslamcı gruplarla çalışma konusunda hiçbir zaman rahat değildi.
Ancak bu gruplara destek vermeden de DEAŞ’la mücadeleyi mümkün kılamadılar.
Özgür Suriye Ordusu’ndaki seküler gruplar yeterli değildi. İstemeyerek Ahrar-üş
Şam gibi gruplarla çalışmak zorunda kaldılar.”
1980’den
beridir aynı hata. Artık kronik ve ölümcül olmuş durumda. ABD’de IŞİd beyaz-yalnız-kurt
kazanımına geçtiği an, ABD bitti demetkir.
“Türkiye’nin
bir diğer endişesi, de Irak ve Suriye sınırını tamamen Kürtlerin kontrol
etmesinin, Arap coğrafyasıyla bağlantıyı koparacak olması.
O kadar
eminim ki Washington’da kimse bunu anlamıyor.”
Türkiye’nin
böyle bir endişesi olduğundan emin değilim, kafaları o kadar çalışmaz çünkü.
Ayrıca, bunu TC aleyhine olacağından emin değilim, ardışık etkileri olacaktır
ama hem pozitif, hem negatif olarak.
Hristiyan
Fransa- Müslüman İspanya 1300 arasındaki tampon bölge, bugünkü Andorra’yı
yarattı. Yeni tampon ülke Kürt olur veya olmaz, hiç belli olmaz: Akdeniz-İran
2010-2017 arasında Kürtler’in Araplar’ı kesin yendiği pek söylenemez çünkü.
“Obama
yönetimi Suriye iç savaşına fazla karışmak istemiyordu.”
Ford’un
ıskaladığı ama en büyük hata bu.
Ne yani?
Ülkeleri
birbirine kat ve kendi hallerine bırak, mantığım mı bu? O yarasaydı,
İngiltere’nin işine yarardı ama yaramadı.
Vurguluyorum:
Ne
tarihteki büyük hegemonların istediği Dünya, şimdi de ABD veya AB’nin istediği
Ortadoğu-Dünya hiç kurulamadı. Sayı saymasını da bilmiyorlar, dayak da
yememişler.
“ …
(Obama) sonunda DEAŞ’la mücadele etmek için asker göndermek zorunda kaldı. Ben
buna tamamen karşıydım, ömrümün 5 yılını Irak’ta Amerikan askerlerini oradan
çıkarmakla geçirdim.”
İşte bu:
Biz de
Kıbrıs’a girdik ama 43 yıldır oradan çıkamıyoruz.
Tarihteki
bilindik kural:
Fethedersiniz
ama yönetemezsiniz.
Obama
gibi barışçı geçinen birinin ortalığı kana bulaması da ayrı bir rezillik.
Kendini seçtirenlere borcunu böyle ödedi, silah sattırarak.
“Çok
büyük bir analitik hata yaptım. Rusya ve İran’ın Suriye’ye bu kadar askeri güç
gönderebileceğini hesaplayamadım. Bir başka hatam; Obama “Esad meşruiyetini
yitirdi, görevi bırakmalı” dediğinde onu durdurmalıydım, “Esad gitmeli”
demekten vazgeçirmeliydim. Esad’ı sevdiğim için değil, Obama’nın Esad’a karşı
asla asker göndermeyeceğini bildiğim için. Esad’ın askeri güç olmadan
çekilmeyeceğini biliyordum.”
Hatalı
ama kendi anladığı ve itiraf ettiği yönde değil.
Suriye’nin
başında Esed’in veya başka birinin olması dert değil. Diktatör devirme oyunu
Katar’a ve Arabistan’a sıçrayacaktı, başladı bile. Yani Esed gitsin isterken,
kendi bacaklarına sıkıyorlardı.
Eğer
Esed’i askeri güçle götürmeye kalksalardı veya kalkarlarsa, işte o zaman
görecekler kerrakeyi.
Çıkış:
Görüldüğü
gibi, onlarca makro hata sayıldı döküldü. Bugün Trump kadrosundan bunları
kavrayabilecek biri yok. Trump İran yerine, Katar’ı ilk sıraya koydu ama orası
bir krallık. Bu iş, dönüp ABD’yi çok kötü vuracak.
En
kötüsü de şu:
Artık
ABD’nin hiçbir müttefiği yok ve buna hiç kimse şu an odaklanmıyor.
(5 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder