‘Eski
Sevgili’ kitabının içinde yer almış bu öykü. Bugüne kadar okuyamamışım.
Okudum
ve katıla katıla güldüm.
Bencesi;
Taci, Fethi Naci olmakta, diğeri de Asım Bezirci. İkinci şık, çok az olasılıkla
Melih Cevdet Anday olabilir. Mehmet Fuat olmasına pek aklım yatmaz ama öykünün
dönemi benim okuryazarlığımı çocukluğuna denk düşüyor sanırım.
Genelde
bilindik bir durumdur:
Kurmaca yazanlar,
kurmaca-dışı alanda pek yazmazlar. Kendilerini sanatçı, eleştiri gibi kurmaca-dışı
alanlarda yazanları sanatçı-altı veya seyreltik sanatçı sayarlar.
Eleştiriden
de hazzetmezler: Ferhan Şensoy’un ‘ne olamadın da, eleştirmen oldun?’ sözü
ünlüdür.
Yine de,
eleştirisiz de kalamazlar. Onlarca yazar söyleşilerinde, eleştirmenlerin kendi
kitapları hakkında tek bir metin yazmamışlığından yakınırlar. Bundan Erbil de
yakınmıştır, ‘Tuhaf Bir Kadın’ için.
Sinema
eleştirmeni Atilla Dorsay, bir söyleşisinde kendisinin hakkında olumlu yazdığı
1 filmin, o haftasonunda 500 kişi daha fazla seyirci çektiğini belirtir ve
bununla övünür.
Erbil’in
1 eleştirmeni Taci de öyle.
1
eleştirmen olarak Fethi Naci’nin unutamadığım 2 yazar gafı vardır:
Biri
Kaan Arslanoğlu, diğeri Aslı Erdoğan. 2’sini de önce yok saydı, sonra rolünü
abartıp göklere çıkardı.
1
eleştirmen olarak Mehmet Fuat’ın hiç affedemediğim 1 yazar gafı vardır:
Küçük
İskender gibi birini, şair diye başımıza sarmıştır. Bunun nedeni bellidir ama
sonuçta mahrem konu.
Belirteyim,
ben eleştirmenim, kurmaca yazarı değil:
Erbil’in
hesaba katmadığı 3. şık eleştirmen türü:
Can
Yücel dilli, okunan ama hiçbir biçimde eleştiriden maddi ve manevi çıkar
sağlamayan biri: Matbu dergilerde yayınlanmış 100 küsur metne karşılık, yalnızca
2 telif ücreti alabildim. Bunun gibi yani.
Erbil
hakkında da can yakıcı epeyi metin yazdım ve yayınladım.
Not:
Metinlerin yayını, kendisinin vefatından sonraya denk geldi. Kendisi yerine,
başka biri araya girip dolaylı yanıt verdi.
(24 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder