Bilimkurgu
Dünya-dışı yerlerde ve gelecek zamanlarda geçer.
Fantastik
ise, Dünya’da ama geçmişte geçer.
1990’larda
eski SSCB’nin dağılmasının bir yan etkisi de, bilimkurgu üzerindeki ve onu
yarata neden olan, insan türünün yok olması olasılığının azalması nedeniyle
azalan gerilim oldu. Bilimkurgu romanlarda düzey kafaüstü çakıldı.
Teknik
bir hata olarak, atom bombalarının yeniden patlamayacağı yanılgısı, yazarları
yeniden bu ev-gezegen ile uğraşmaya itti.
Eskiden
Hugo ve Nubela ‘Mülksüzler’e verilirdi, şimdi ‘AT’na veriliyor.
Çok feci
bir düzey düşmesi bu. Aynı zamanda feci bir nitelik kayması.
AT, bir
fantastik roman değil, olsa olsa politik alegori olabilir, ‘Gargantua’ gibi.
Ayrıca
hemen hiçbir bilimkurgu yazarı, fantastik AT yazarı Gaiman kadar bilgi ve zeka
düşüklüğüne sahip değil.
Mitoloji
ve teoloji, hem bilimkurgunun, hem de fantastiğin konusu.
‘Preacher’
böylesi bir fantastik çizgiroman örneği. ‘AT’ndan önce yaratılmış. Tesadüfen
onunla aynı alanda seyrediyor ve her noktada onu sollamış durumda.
Mitolojiyi
ve teolojiyi hiper-tekst olarak karşlıklı-koşut okumak ise, pek becerilebilmiş
bir şey değil: Ne bilimkurgu, ne fantastik, ne de klasik roman yazarları
tarafından.
Dolayısıyla
yaşanan, proleterya burjuva bilimkurgusu düzeyine çıkması değil, burjuvazinin
proleterya kitsch’i düzeyine inmesi.
Böyle
bir rezilliği de, ancak ve ancak bir Yanki yapabilirdi. Öyle de oldu.
(20 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder