Çarşamba, Haziran 28, 2017

Lost, Preacher, Amerikan Tanrıları

3’ü de Tanrı ile ilgili diziler.
Lost 2001 tarihli, yani 11 Eylül 2001 ile ilgili: Miladı o.
Dolayısıyla bu 3’ü, Yankiler’in neo-con’larınınkine karşılık olarak, popüler kültürün Tanrı yansıması.
Lost’ta araf var.
Preacher’da cehennemden kaçırılan bir şeytan, Tanrı’yı öldürüp, yerine geçiyor.
AT’nda eski ve yeni Tanrı’lar savaşıyor.
Eski ve yeni Tanrı’lar:
Dünyevi ve uhrevi sırasıyla olması gerekirken, tam tersine, uhrevi ve dünyevi.
Para ve Allah.
Telkin ve progadanda.
Doğal ve yapay.
Ve.
İkisi de, sahte-yalan enformasyonumsu.
Buraya kadarki manevi konu içeriği, çok-çok yapay ve sığ. 3’ünde de. Preacher avantajlı, çünkü bu sığlığın ironisi üzerine grotesk takılıyor ve konuyu dinin sığlığı üzerine deviriyor.
Lost, kel alaka boşta kaldı. Çünkü dizi başlarken, konunun buralara çekilme niyeti olmadığı, sonunda ‘bari böyle sallayalım, nasıl olsa seyirci yutar’ dendiği apaçık ortada. Yani, bilimle başlayıp, Tanrı’yla bitirme geyiği var ortada.
Buradaki ortak yön, David Lynch’in 1950’ler imajında takılıp kalması gibi, bunların da 1930’lar dini zihniyetinde takılıp kalması, bildiğimiz püriten-ötesi zulümcü dinselci bunlar. Günümüz şiddetinin kanı gelip ortalığı temizlemese, soyut / teorik argümanları, acaip absürd ve grotesk aslında: 3’ünün de.
İnsanlar, bunu eski-hegemon Dünya’ları yıkılırken yaparlar, yaptılar ve yapıyorlar. Yapacaklar mı?, onu bilemeyiz.
Burada yıkılan ise, eski-hegemon-Yanki-Dünya’sı.
Popüler kültür, bunu en başından beridir apaçık olarak resmediyor. Kıyametli ve ‘alien’ istilalı filmlerden çok daha iyi resmediyor.
Ancak dizilerin 3’ü de dini gerçekten anlamak ve anlatmak kaygısında değil, epistemik ahlakları yok yani. Yeni deyim ve uygulama olan ‘creator’ın konuyla ilgili saçmalıklarını öznelce içinden dışarı dökmesi daha çok. Bunu, Hannibal dizisinin son yaratıcısının, ona getirdiği yorumun, onun kişiliğini yansıtmasından da anladık.
Biz eleştirmen olarak, en iyi çıkışın AT’ndan gelmesini umardık ama ‘Vaiz’den geldi. Vaiz, konuda düğüm bırakmıyor, hepsini kesip atıyor, çözmeye de uğraşmıyor. Dinin kördüğüm bir konu olduğu saklı mesajını da içeriyor böylelikle.
AT ise, debelendikçe debeleniyor. Aynı Taht Oyunları gibi, Tanrı’sal Taht Oyunları düzeni kuruyor ortaya 33,33 karışık olarak. Conan’ın inananları üzerinde hiçbir iktidar peşinde olmayan Tanrı’sı Crom’u gibi bir örneği göremiyorlar, çünkü yapılmış işlere önceden bakmıyorlar.
Sonuçta, İslam’ın tanrısı da ufak tefek işlere karışmaz.
Buradan kader ve özgür irade / irade-i cüziyye ve kemiyye konusuna geliyoruz.
Bunların koyutsallıkları uygunsuz. Arakesitsiz bir karşıtlık içinde ele alınıyorlar. Oysa, şöyle de olabilir örneğin:
Yıldızının yörüngesinde bir gezegen var, verili standart biyografisi olan bir birey gibi. Eğer o gezegen; o yıldızın yörüngesinden çıkmak istiyorsa, ya bir sanatçı gibi rasgele debelenir ve çok düşük bir yüzdeyle bunu becerir: ya da bir bilimci gibi, yörünge hesaplarını yapar, uygun yer ve anlarda gerekli itmeleri ayarlayıp, ufak ufak yörüngeden kaçar, mümkünse, kaçtığına ilişkin iz de bırakmaz.
Sonuçta anarşizm bile, devleti yıksa bile, büyükkenti silmek istemiyor, çünkü bilim, sana ve düşün büyükkent demek. Ve bunlarsız insan, hayvan bile değil.
10-100 milyonluk 21. Yüzyıl neo-büyükkentleri yeni örnekler. Tarihte örnekleri yok. Otoparkta bile efsane veya yeni din yaratılabiliyor örneğin.
Dolayısıyla, adı geçen dizilerin tümü de 21. Yüzyıl’da yapıldığına göre biz, onların da 21. Yüzyıl zihniyeti (zamanın ruhunu) taşımasını umardık. Onlarsa, kimi 20. Yüzyıl başına, kimi 19.Yüzyıl sonuna kaçıyorlar ve dolayısıyla da onların din tartışması, bilimkurgusal değil, engizisyonsal oluyor; artı, kaçış edebiyatı denilen türde boğuluyorlar. Oysa, onların siberuzay-dini dedesi olan Matris’te bile kaçmak mümkündü, engizisyonda ise kaçmak mümkün değildir.
Yani bu 3 dizi, eksodus tasarımında değil, popüler kültür üzerinden / yoluyla insan türünü dinde gömmek peşinde.
Gömün o zaman Homo Sapiens’i.
Biz anarşist-ateist-gelecekbilimciler de, kendi Homo Posterus’umuza gideriz…

(27 Haziran 2017)

Hiç yorum yok: