Pazartesi, Haziran 19, 2017

Sinağrit Baba Sait Faik ve Masum Leyla Erbil

Sinağrit Baba, Sait Faik’in bir öyküsüdür. Öyküde denizlerin en iri balığı Sinağrit Baba yaşlanınca, kendisine yakalanmaya değecek bir olta arar. Sonunda seçer ama oltayla giderayakken hata yaptığını, kendisini en büyük hataları ve pislikleri yapacak bir masumun kandırdığını anlar.
Leyla Erbil, peşinde epeyi erkek yazar koşturan kadın Türk yazar. Sait Faik, ona aşık olur, tam derdini içki sofrasında ona açacakken, Erbil masaya tüm erkekleri doldurup, onu bilmediği konularda mat ettirir. Sait Faik, ona yasak olmasına karşın, içkiye / votkaya dayanır. 1 hafta sonra mort.
Eskiden Erbil’e kızardım, şimdi gülüyorum. Sonuçta, herkes elindeki kozları değerlendirme peşinde. Yani, yazarlar arasında bile olsa, aşk ilişkileri maddi / manevi ticaret durumunda. Bu anlama ve kızmaktan vazgeçme süreci.
Gülme süreci ise şöyle gelişti:
Erbil, 4 erkeği ters köşeye yatırıp birini seçer, şefkatli diye. O da gider onu aldatır, bakınız: Mektup Aşkları.
Edene ederler, durumu yani…
Dolayısıyla, hatayı artık Sait Faik’te buluyorum: Yutmayacaksın zokayı bilader.
Dipnot:
Bendeniz de, o zokayı 20 kez yutmuş bir yazarım. Beni zokalayanlar arasında; bir balerin, bir yönetmen, bir yazar, bir çevirmen, bir mühendis, vd var.
Yaşlanınca, bu köşe kapmaca oyunu, çok saçma gelmeye başlıyor.

(17 Haziran 2017)

Hiç yorum yok: