Çarşamba, Haziran 28, 2017

Orta Asya'nın Talan Ekonomisi

‘Dünya Sistemi’ başlıklı, derleme makaleler kitabında, MÖ 300 – MS 1500 için, Anadolu çevresinin ekonomisi 800, Çin’in ekonomisi 1.000, Orta Asya ekonomisi ise 60 birimlik olarak gösterilir.
60, 1.800’ün 30’da biridir. Bunun tamamı, talan ekonomisidir, çünkü Orta Asya hiçbir şey üretmez ve ihraç etmez, ithali de bu talandır.
İpek Yolu ekonomisinin yarısının deniz, yarısının kara yoluyla olduğunu düşünürsek, bu oran 15’te bire düşer. % 18 KDV yerine, % 7 talan vergisi ya da Deli Dumrul vergisi: İroni ama gerçek.
Bu talan ekonomisini, diğer ekonomik büyüklüklerle karşılaştırırsak, Avrupa 100, Anadolu-Çin ticaretinin hacmi 65 olarak verilir.
Yani Orta Asya, talanla 125’in 60’ını alıyormuş. O kadar çok yani. Ve bu ticaret 1.300 yıl sürdürülmüş, o talanla bile hala karlıymış yani.
Biz Türkler, MS 550-1600 arasında bu talanda ve haraçta önemli yer tutmuşuz. Kurduğumuz tüm devletler, hemen hemen hep İpek Yolu üzerinde olagelmiş. Yiyip yiyip kuruttukça, batıya gelmişiz yani. Fatih, Karamanlılar’ın Anadolu’nun buğdayını kuruttuğunu, o nedenle Avrupa’ya gittiğini açıkça beyan etmiş. Durumumuz, ‘Ateş Peşinde’ filmindeki gibi, aslandan kaçıp ağaca tırmanıp, ağacın tüm yapraklarını yiyerek, ağacı kurutan ön-insanların öyküsü ile aynı.
Benzerlerimiz de çok: Eski Yunanlılar, Güney Yunanistan’ı, Sümerliler Aşağı Mezopotamya’yı bitirmiş.
Beterin de beteri var ama:
Moğollar, 1200-1300 arasında, on milyonlarca kişiyi öldürmüşler aynı rotada. Tarihin en büyük devletini de kurmuşlar ama çok kısa sürede de bölünmüşler.
Konsensus tarih bilgimiz, yazılı kayıtlar üzerinden, şimdiye kadar MÖ 200’e kadar indi. O sıralarda Avrupa ise, yeni kentleşmeye geçiyordu ve talanlanacak denli palazlanmamıştı. Dolayısıyla biz ek bilgi olarak, o dönemlerde doğudan batıya doğru değil, batıdan doğuya doğru, bildiğimiz Nordikler’in taa Orta Asya’ya yönelik istilalarını imleyelim. Böylelikle, nasıl olup da taa MS 1 zamanında Ön Asya’da sarışın ve mavi gözlü devlerin olduğu anlaşılacak. Ancak o zamanlar o kadar kuzeydekiler, ne güneyle muhataptı, ne de yazıya sahipti: Ancak, bu sürece ilişkin arkeolojik kalıntı (taş, kemik, vd) bulunabilir yani. Olsun, paleogenetik tarihi yeniden yazıyor artık.
Nordik-kutup ve Orta Asyalı-step ilintisi, coğrafyayı bir kez daha tarih yorumuna katacak gibi. Bu durum, Eskimolar’ın taa gerçek kutba kadar iglolu çıkışından farklı bir izlekte.
Orta Asyalılar’ın atlılığı, Nordikler’in karada gemililiği, ilginç anekdotlar bizce.
Çıkış:
Tarihin üçte biri kadar süre boyunca, Dünya ekonomisini alan olarak belki yarısında geçerli olan bir ekonomi tarzını kısaca imlemeye çabaladık.
Sonuçta, zorunluluktan başlayan bir davranışın alışkanlık durumuna geçişi, yani bunun davranışın töreleşmesi durumu olduğunu düşünüyoruz.
Bu süreçte de, Orta Asya talan ekonomisinin kültürolojisinin, talan ettikleri kentliler gibi olmayı seçip, yerleşikleşenler ve bunu yadsıyanlar gibi bir tarihsel-kültürel yol çatallanması yaşadığı kanısındayız. İlk Türkler, bunu ‘çinlileşmek’ olarak adlandırmışlar ve ilk iç savaş da, devlet kurup kurmamak üzerine çıkmış.
Bu arada tarihte ünlü olan Türkler’in de, Moğollar’ın da, başlarda yalnızca birkaç 100 veya 1.000 kişilik kabileler olduğunu unutmayalım. Sonradan Türk veya Moğol adını alanların tamamına yakını, onlar gibi olmaya özenen diğer kabilelerdir ve zamanında kendi ayrı adları vardı.
Diğer bir deyişle:
Bugün kendini Türk sayan epeyi halk, aslında İran kökenli halklardır ve Orta Asya ile ilintileri yoktur.

(28 Haziran 2017)

Hiç yorum yok: