O da var
ama asıl o değil.
AB’nin
Türkiye’ye karşı en büyük kozu, şimdiki şeriatçı geçinenlerinki dahil, Türkiye
iktidar seçkinlerinin Avrupa’ya karşıki aşağılık kompleksi, taa Tanzimat’tan
beridir böyle…
Yoksa,
tarihe bakarsınız:
1919-1922
arasında AB ülkelerini yenmiş Türkiye,
savaş alanında kazandıklarının bir bölümünü masa başında yitirdi. Bu bir.
Şerh:
Atatürk’ün, Anadolu’da bir daha savaş olmaması, veya ‘yurtta barış, Dünya’da
barış’ ilkesi bunu sağladı ama bu ilke, 2. Dünya Savaşı’nda zarar getirdi.
NATO
TC’ye ancak çok ölü ve milyarlarca dolarlık ekonomik yük getirdi. Eğer SSCB
TC’yi işgal etseydi, daha az zarar olurdu. Bakınız Baltık ülkeleri. Bu iki.
Tanzimat’tan
beridir takılmış bir plak var ve bu plağı kaldırmak, Doğucu, Türk-İslam’cı,
Avrasyacı, şucu bucu kimsenin aklına gelmiyor, çünkü bunun için akılları yok.
Yani, TC’de plan program yok. Bu üç.
Bunun
devamında ve koşutunda: Çin 1999-2000’de komşu olduğumuz belirtip işbirliği
önerdiğinde veya Norveç 100 milyar dolarlık kent yatırımı istediğinde, olan
biteni yöneticilerin havsalası kavrayamadı. Çin çook uzak geldi ama Osmanlı’nın
taa Fransa ile müttefik olduğunu unuttular. Bu dört.
İktidar
seçkinleri, neo liberal dönemde AB-ABD kompradorlarıyla işbirliğine girip, çook
para kazandı. Bundan vazgeçemezler. Para bitmiş olsa bile öyle. Şimdi bile öyle
yani. Bu beş.
Yani TC,
mezbahaya kendi yürüyerek giden beleş koyun. Bu altı ve son.
(22 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder