Salı, Haziran 27, 2017

Süreyya Evren'in Anarşizmin Tarihi'si

Öncelikle, Süreyyya değil, Süreyya. Bir anarşist, böyle abidik gubudik oyunlar oynamaz.
Sonralıkla yorumlar:
Bellegarrigue’yu bilmediği için, tarih yazımı eksik kalmış.
Bellegarrigue, Thoreau, sivil itaatsizlik çizgisini bilmediği veya anmadığı için, tarih yazımı eksik kalmış. Bugünün aktivistleri / slaktivistleri, kendilerini o sivil itaatsizlik üzerinden anarşist sayıyorlar çünkü.
Nietzsche’nin bir bireysel özgürlükçü olmadığı, kendine tebaa arayan benmerkezli bir hegemon olma hayalinde olan bir deli olduğu gerçeğini gözardı ederek, diğerlerinin yaptığı hataya düşmüş ve Nietzsche ile Stirner’i aynı kefeye koymuş.
Şerh 1: Stirner’in tam bir anarşist olmadığı düşüncesine, tıpkı Nietsche’nin özgürlükçü olmadığı düşüncesi gibi, giderek daha çok yaklaşıyorum. Çünkü anarşist özgürlükçülük, idealist-romantik bir ütopya değildir.
Şerh 2: Bazıları öyle saymasa da, Neçayef’in tarihsel ve konjonktürel önemi, o yüzden giderek artıyor. Hem Makyavelli’nin antitezi ol, hem Bakunin’i tuş et, hem hapse gir, hem sürgünde öl, hem kitabın yüzyıldan çok geçerli kalsın. Bu durumda, gelenekten sayılan Tolstoy ve Kropotkin, listeden anında çıkarılır.
Çok fazla alıntı; hem yazarın kendi özgün düşüncesizliği, hem de kuru anlatı sonucunu vermiş. Atay’vari bir resmin içine kendini yerleştirme yok Evren’de.
Anarşizmdeki şiddet tarihi bölünü yok saymış, dürüstlük ilkesini bozmuş.
Anarşizmin nihilizmle ve marksizmle karşılaştır-karşıtlaştır tarihini de yok saymış. Anarşizm yere gökten zembille inmedi. Rusya’da nihilizmle, Fransa’da marksizmle sürekli yarıştı ve kapıştı. Başına gelen makus olaylar da, Marx’ın penaltılık bir hareketle anarşizmi 1. Enternasyonel’den dehelemesi nedeniyledir.
1920-Ukrayna, 1921-Kronstadt, muhakkak anılmalıydı.
Kitabın sonuna doğruki hiper-tekst denemeleri, konuyu darmadağın etmiş. Hiper-tekst, fragmanlama demek değil. Kendi fragmanlarını asıl anarşist temel yapıtlardan alıntılara monte edememiş, demonte de edememiş Evren.
Sonuçta, kitabı neden yazdığı anlaşılmamış. Çünkü ondan önce, alıntı yaptığı metinlerin tamamına yakını Türkçe’ye çevrilmişti zaten.
Dolayısıyla vardığımız sonuç şu:
Kitabın tezi yok, çünkü Evren’in düşüncesi yok, çünkü Evren’in beyni yok.
Evren, yalnızca bir akademisyen-zihniyetli, anarşist değil, anarşist yazmaya debelenen küçük bir burjuva. Anarşizmden madden ve manen nemalanmaya çabalıyor.
Dipnot:
3. Dünyalı anarşistlerin anarşizm tarihinde yok sayılmasından sürekli yakınıp, Türk anarşizminin bir özetini yazmamak, at şeyinde kelebek durumunu yaratmış.
Artı:
Anarşizmin tarihi, ütülü klavyeyle yazılmaz. Sait Faik’in dediği gibi:
Türk solcuları, kravatları biraz sola kaysa, kendilerini daha solcu sanıyorlar.
Tabii ki bu açıdan da, sol-sağ anarşizm tarihi de verilmeliydi. Özellikle de, faşist anarşizmin nihilizm olmadığı da…

(25 Haziran 2017)

Hiç yorum yok: