Öncelikle,
Süreyyya değil, Süreyya. Bir anarşist, böyle abidik gubudik oyunlar oynamaz.
Sonralıkla
yorumlar:
Bellegarrigue’yu
bilmediği için, tarih yazımı eksik kalmış.
Bellegarrigue,
Thoreau, sivil itaatsizlik çizgisini bilmediği veya anmadığı için, tarih yazımı
eksik kalmış. Bugünün aktivistleri / slaktivistleri, kendilerini o sivil
itaatsizlik üzerinden anarşist sayıyorlar çünkü.
Nietzsche’nin
bir bireysel özgürlükçü olmadığı, kendine
tebaa arayan benmerkezli bir hegemon olma hayalinde olan bir deli olduğu
gerçeğini gözardı ederek, diğerlerinin yaptığı hataya düşmüş ve Nietzsche ile
Stirner’i aynı kefeye koymuş.
Şerh 1:
Stirner’in tam bir anarşist olmadığı düşüncesine, tıpkı Nietsche’nin özgürlükçü
olmadığı düşüncesi gibi, giderek daha çok yaklaşıyorum. Çünkü anarşist
özgürlükçülük, idealist-romantik bir ütopya değildir.
Şerh 2:
Bazıları öyle saymasa da, Neçayef’in tarihsel ve konjonktürel önemi, o yüzden
giderek artıyor. Hem Makyavelli’nin antitezi ol, hem Bakunin’i tuş et, hem
hapse gir, hem sürgünde öl, hem kitabın yüzyıldan çok geçerli kalsın. Bu durumda,
gelenekten sayılan Tolstoy ve Kropotkin, listeden anında çıkarılır.
Çok
fazla alıntı; hem yazarın kendi özgün düşüncesizliği, hem de kuru anlatı
sonucunu vermiş. Atay’vari bir resmin
içine kendini yerleştirme yok Evren’de.
Anarşizmdeki
şiddet tarihi bölünü yok saymış, dürüstlük ilkesini bozmuş.
Anarşizmin
nihilizmle ve marksizmle karşılaştır-karşıtlaştır tarihini de yok saymış.
Anarşizm yere gökten zembille inmedi. Rusya’da nihilizmle, Fransa’da marksizmle
sürekli yarıştı ve kapıştı. Başına gelen makus olaylar da, Marx’ın penaltılık
bir hareketle anarşizmi 1. Enternasyonel’den dehelemesi nedeniyledir.
1920-Ukrayna,
1921-Kronstadt, muhakkak anılmalıydı.
Kitabın
sonuna doğruki hiper-tekst denemeleri, konuyu darmadağın etmiş. Hiper-tekst,
fragmanlama demek değil. Kendi fragmanlarını asıl anarşist temel yapıtlardan
alıntılara monte edememiş, demonte de edememiş Evren.
Sonuçta,
kitabı neden yazdığı anlaşılmamış. Çünkü ondan önce, alıntı yaptığı metinlerin
tamamına yakını Türkçe’ye çevrilmişti zaten.
Dolayısıyla
vardığımız sonuç şu:
Kitabın
tezi yok, çünkü Evren’in düşüncesi yok, çünkü Evren’in beyni yok.
Evren,
yalnızca bir akademisyen-zihniyetli, anarşist değil, anarşist yazmaya debelenen
küçük bir burjuva. Anarşizmden madden ve manen nemalanmaya çabalıyor.
Dipnot:
3.
Dünyalı anarşistlerin anarşizm tarihinde yok sayılmasından sürekli yakınıp,
Türk anarşizminin bir özetini yazmamak, at şeyinde kelebek durumunu yaratmış.
Artı:
Anarşizmin
tarihi, ütülü klavyeyle yazılmaz. Sait Faik’in dediği gibi:
Türk
solcuları, kravatları biraz sola kaysa, kendilerini daha solcu sanıyorlar.
Tabii ki
bu açıdan da, sol-sağ anarşizm tarihi de verilmeliydi. Özellikle de, faşist anarşizmin nihilizm olmadığı da…
(25 Haziran 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder